Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker,
’18 ay hamilelik, gergedanlar ve boynuz ticareti’
başlıklı yazısını kişisel internet sitesinde yayımladı.
Ülker,
ifadelerini kullandı.

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker,
’18 ay hamilelik, gergedanlar ve boynuz ticareti’
başlıklı yazısını kişisel internet sitesinde yayımladı.
Ülker,
ifadelerini kullandı.

Son günlerde Nepal bir hükümet krizi ile sarsıldı. Var olan hükümet sosyal medyayı erişime kapattı. Bu yasağın nedeni platformların ülkede resmi olarak kayıt altına alınmamış olmasıydı. Ama bazı kaynaklar hükümetin gençlerin sosyal medya yoluyla bir örgütlenme potansiyelini görüp o yüzden yasak getirme yoluna gittiğini yazıyorlar.
Lumbini bölgesinde ziyaret ve goyalarımızı tamamlayınca Nepal’in güneyinde, Hindistan sınırına yakın Terai Ovası’na doğru araçla yola çıktık. Hedefimiz Chitwan National Park, 1973’te Nepal’in ilk milli parkı, 1984’te de UNESCO tarafından Dünya Doğal Mirası ilan edilmiş. Chitwan, Nepal’in “yeşil cenneti” olarak biliniyor, gerçekten de öyle. Ekosistemi subtropikal ormanlar, çayırlar, nehirler ve bataklık alanlardan oluşuyor. İçinden geçen Rapti ve Narayani nehirleri, bölgeye hayat veriyor. Nepal’in en büyük turizm merkezlerinden biri. Doğa koruma açısından dünyada örnek gösterilen parklardan. Tehdit altında olan türlerin (Örneğin tek boynuzlu gergedan ve bir timsah türü gharial) korunmasında kritik rol oynuyormuş.
Gerçekten de Chitwan, Nepal’in vahşi doğasını ve kültürel çeşitliliğini bir arada sunan eşsiz bir coğrafya. Safari deneyimi Afrika’yı andırırken, Himalayalar’ın gölgesinde olduğunuzu da unutturmuyor. Yerel halkı Tharu’lar da ayrı bir sıcak, ayrı bir güzel. Hindistan sınırına yakın ovalarda yaşayan bu topluluk 1,7 milyon kişi, kendi Tharu dillerini konuşuyorlar.
Bengal Kaplanı (Panthera Tigris Tigris): Dünyanın en görkemli yırtıcılarından. Chitwan’da sayıları az, takriben 120 tane kalmış. Ama koruma programları sayesinde sayıları artıyor. Çoğunlukla yoğun ormanlarda gizleniyor, safari sırasında görülmesi büyük şans. Gücün ve hakimiyetin sembolü.
Tembel Ayı (Melursus Ursinus): Siyah, uzun tüylü, vahşi ama sakin bir tür ayı. Termit ve karınca kolonilerini açar, yer, bu şekilde beslenir. Parkta gece aktif, gündüz gölgelerde saklanıyor. Safari sırasında görüldüğünde rehberler genelde özellikle işaret eder çünkü nadir rastlanır.
Odamıza çekilip biraz dinlenip namazları kıldıktan sonra, şimdi bunu niye söyledim, malum parkta safari, gidip de dönmemek var. Gün batımını kaçırmamak için nehirde o ünlü kano gezisini hemen yapmalıydık, kanomuza doluştuk. Şükür suyun üzeri serindi. Parkın sesleri suyun içinde sessizce süzülen kanomuzun çıkardığı şıpırtıya karıştı, bize unutulmaz bir deneyim oldu. Zira kanoya binmeden fark etmiştik; adam boyu bir timsah, hemen karşı kıyıda akıntıya ağzını vermiş, yarısı suyun üstünde ayakları yerde öylece duruyordu. Ben bu hımbıl duruşa, “armut piş ağzıma düş” diyordum, demek ki sadece ayılara mahsus değilmiş. Neyse kürek ve çok sığ olduğu için sopalar yardımıyla yaklaştık, kendimizi akıntıda sabitledik ve herkesi gayet dengesiz olan kanoyu devirip timsahı kaçırmamaları için uyardık. Islanmak sorun olmazdı, zira zaten sıkça duş alınmalıydı ve su çok berraktı. Hayvan hakikaten vahşi imiş; bizi umursamadı. Muhtemelen onçin biz suda sürüklenen gürültücü bir ağaç kütüğünden farklı değildik. Fotoğrafından anlayacağınız gibi uzun bir gagası ve tarak gibi dişleri var, herhalde balık avı için! Bu timsah cinsi ile dört türü habitatlarında ziyaret etmiş oldum. Crocodiller, Afrika’da yaşar. Alligatorlar ile Miami’de portakal bahçelerinde mülaki olmuştuk. Tuzlu su timsahları ile de Avustralya’da Whitsunday’de, beyaz kumları ama batak kumları ile hakikaten görülesi bir nehir deltasıdır.
[embedded content]

Gergedanlar genelde bizim gördüğümüz gibi Rapti ve Narayani nehirleri kıyısında, çayır ve bataklık alanlarda görülürmüş. Çoğu zaman tek başına dolaşır, ama dişiler yavrularıyla birlikte gözlemlenebilirmiş. Bengal kaplanından sonra Chitwan’ın en ikonik hayvanı kabul ediliyormuş.
. “Herkes bir gün bu manzarayı mutlaka görmeli.”
diye de düşünmeden edemedik.
Yaklaşık 1,5 saat süren gezimizden sonra geri dönüp odalarımıza çekildiğimizde yatağın üzerinde iki sayfa mektup bulduk. Mektup aynen şöyleydi:
Bu akşamki Tharu Kültürel Yemeğimize sizi davet etmekten onur duyuyoruz! Ekibimiz bu akşam sizi konaklama yerinizden alıp köye götürecek. Şenliklerden önce, dünyada pek az bilinen Tharu kabilesi hakkında biraz bilgi paylaşmak isteriz:
“Terai’nin Tharuları”
Rana Tharular, Rajput kökenli olduklarını ve Thar Çölü’nden Nepal’in Batı Terai bölgesine göç ettiklerini iddia eder. Daha doğudaki Tharular ise kendilerini “Kapilvastu”da yaşamış olan Sakya ve Koliya halklarının torunları sayar. Ancak yüz hatları Moğol tipine benzer. Bazı yazarlara göre “Tharu” kelimesi, “Thahney” (durmak) sözcüğünden türemiştir; çünkü onların ormana kaçışları burada durmuş kabul edilir. Başka bir görüşe göre ise kelime “tarhua”dan, yani “ıslak”tan gelir ve yaşadıkları bataklık araziye bir göndermedir. Kimileri de “tarai’nin sakini” anlamına geldiğini söyler.
Tharu Halkının Evlilik Sistemi
Tharular, köpek, karga, öküz ve inek gibi hayvanları tanrılaştırarak çeşitli tanrılara taparlar. Bu yönüyle Hinduizm’e çok benzer. Her Tharu ailesinin “Bhuniyar” adı verilen kendi ev tanrısı vardır. Doğu Nepal’deki Tharular ise tanrılarına “Gor-raja” der.
Kadınlar aile yapısında güçlüdür; anne, eş veya ailenin başka etkin bir kadınının onayı olmadan ekonomik, sosyal, dini, kültürel hiçbir iş yapılamaz. Bu toplum ataerkil bir sistem taşısa da kadınların aile ve toplum içinde yüksek bir statüsü vardır.
Tharu toplumunda geniş aile sistemi yaygındır. Bütün aile üyeleri birlikte yaşar, birbirine saygı gösterir. Erkekler kadınların işlerine veya kararlarına karışmaz. Ailenin en yaşlı kadını aile üzerinde en büyük etkiye sahiptir.
Bazı Tharular, 150 kişiye kadar barındırabilen uzun evlerde (BADAGHAR) yaşar. Bu evler çamurdan yapılır ve kafes duvarlıdır. Arpa, buğday, mısır ve pirinç yetiştirirler; tavuk, ördek, domuz, keçi gibi hayvan beslerler. Büyük nehirlerde ise balık tutmak için geniş ağlar kullanırlar.
Terai için yiyecek, dağ için kar neyse odur! Nepal’in en verimli tarım bölgesidir; düz ve bereketli toprak, sıcak ve nemli hava ile birleşince tarıma çok uygundur. Pirinç, buğday, şeker kamışı, mercimek ve çeşitli ürünler bol miktarda yetişir ve ülkenin diğer bölgelerine gönderilir.
Pirinç, farklı şekillere sokulup buharda pişirilerek “dhikri” yapılır; bu, Tharuların vazgeçilmez festival yemeğidir. Ayrıca “anadi” denilen özel yapışkan pirinç türü de buharda pişirilip servis edilir.
Bu, akşama yemek eşliğinde geleneksel Tharu dans gösterisine davetti. Biraz odalarımızda dinlenip yürüyüş mesafesindeki gösteri alanına gittik. Bir buçuk saat boyunca anlatım eşliğinde Tharu folklor danslarını izledik. Çevrede temsili bambu ve çamurdan yapılmış saman çatılı yapılar, duvarlarında ise özenle çizilmiş geometrik desenler vardı. Dans boyunca davul ve çubuk sesleri yükseldi. Erkekler ve kadınlar, ritme uyumlu adımlarla ellerindeki çubukları birbirine vurarak iç içe geçen bir daire oluşturdular. Dansın içinde hem gündelik hayatın neşesi hem de geçmiş kuşakların orman ruhlarına sunduğu adakların izleri vardı. Biz de ara sıra davet edildik hatta aramızdan kalkan ritme ayak uyduranlar oldu ama tam tutturduklarını da söyleyemeyeceğim.
[embedded content]
Sofrada pirinçle yapılan basit ama leziz yemekler, baharatlı sebzeler ve değişik meyve suları vardı. Yemekleri tadarken Tharu halkının kültürel mirasından bir çatal aldığımızı, bu topraklarda yaşayan insanların, gösteri de olsa, hayatını solduğumuzun farkındaydık. Çok geç saate kalmadan odalarımıza çekildik bir gün sonraki Jeep Safarisi için güç toplamaya başladık.
Sabah erkenden uyanıp havuz başında buluştuğumuzda her şey sütlimandı. Çalan müzik bize Asya’da olduğumuzu hatırlatıyor ve safariye davet ediyordu. Nehrin karşı kıyısına geçmek üzere kanoya yöneldiğimde yerde taze bir gergedan ayak izi gördüm, tam bizim uyuduğumuz odanın alt hizasındaydı. Akşam ziyaretçilerimiz varmış, kim bilir daha kimler geldi. Neyse size ölçü olsun diyerek ayağımı gergedan izinin yanına koydum ve fotoğraf çektim. Bilginize ben 42 numara ayakkabı giyiyorum.


[embedded content]
Bu yüzden kaçak avcıların gergedanları sırf boynuzları için öldürdükleri söyleniyor. Nepal ve Hindistan’daki Terai ovası ve Assam’ın orman çayırları, gergedanın doğal evi deniyor ama tarım arazileri, şehirleşme ve altyapı (yol, baraj) projeleri yüzünden bu alanlar daralmış. Ormanların kesilmesi, nehir kıyılarının tarıma açılması gergedanların güvenli yaşam alanlarını azaltıyormuş.
Nepal, Hint gergedanını korumada dünya çapında bir başarı hikâyesi yazdı.1960’larda sayıları 100’ün altına düşmüştü. Bugün sadece Chitwan’da 600’den fazla, toplamda Nepal’de 750’den fazla tek boynuzlu gergedan var. Av devriyeleri, halkın yardımı ve uluslararası destek sayesinde popülasyon artıyor. Biz de buna şahit olduk; ormanda yolun kenarında, ağaçların altında sessizce oturan bir gergedan gördük. Tek boynuzu bile yıpranmış, çatlamış, bazı yerleri kırıktı. Ben çok yaban hayat tecrübem olduğu için endişelendim. Fakat o derece yaşlı ve bitkindi ki bizi fark etmemiş gibi yaptı. Halbuki bizi süzmesi gerekirdi veya sıvışırdı en azından, çünkü o azametli gergedanlar aslında çok mahcup hayvanlardır. Hiç ortada görünmek istemezler. Hatırlarım, Afrika’da biriyle mülaki olmak için 24 saat iz sürmüştüm.
Evet, 18 aylık hamilelik süresi tek başına bir tehdit değil, ama düşük doğurganlık, uzun bakım süresi, kaçak av birleşince, gergedanların nesli tükenme tehlikesi içinde.
[embedded content]
Yaklaşık üç saat süren safari maceramız sonrasında saat 10.30’da aynı yolu geri dönerek otelimizde kahvaltı masasındaydık. Sonra da geri dönüş yolculuğu başladı.
Öğleden sonra ürünlerimizin Nepal’de dağıtımını yapan Vishal Holding’i ziyaret ettim, CEO Arpit Agrawal ile çok güzel bir sohbet GOYA’sı gerçekleştirdim yani işlerimizi, sorunlarımızı konuştuk. Bu ziyarete Hindistan’dan gelen pladis bölge sorumlusu Ritesh Gauba ve ekibi de katıldı.
Daha sonra Türkiye’ye dönmek üzere havaalanına doğru yola koyulduk. Nepal sadeliğin içindeki derinliği ile insana bambaşka bir ders veriyor. Her “namaste” dediklerinde size değer verdiklerini hissediyorsunuz. Çok samimiler, içtenler; Nepal’den ayrılırken sadece fotoğraflar değil bu içtenlik ve sıcaklık yanınızda sizinle geliyor.
Sonraki haber Haksız tahrik indirimi yapılmayan sanıklara mahkeme, en üst sınırdan 24 yıl hapis cezasını açıklamıştı. Kadıköy’de bıçaklı saldırıda öldürülen Mattia Ahmet Minguzzi’nin katil zanlılarından ikisi 24’er yıl hapis cezası almış, diğer ikisi ise beraat etmişti. Mahkeme, sonuca…
DevamıSonraki haber Ekip otosunu yaya yoluna park eden polis memuruna trafik cezası kesildi. Afyonkarahisar’da yanlışlıkla yaya yoluna park eden polis aracına İl Emniyet Müdürü Ahmet Birtan Erol’un talimatıyla trafik cezası kesildi.
Devamı