

İnsanlık tarihinin en eski yiyeceklerinden biri olan ekmek, binlerce yıldır farklı coğrafyalarda çeşitli yöntemlerle mayalanarak sofralara taşınıyor. Bu yöntemlerden biri de, Anadolu’nun kimi bölgelerinde bilinen ve neredeyse unutulmaya yüz tutmuş olan “çiy mayası”.
Çiy mayasının hikayesi, toprağına ve doğasına sadık eski toplumların ekmeğe bakışının özetidir. Anadolu’da bazı köylerde sabahın seher vaktinde, güneş doğmadan önce toplanan otların, meyvelerin ya da üzüm yapraklarının üzerine düşen çiyin, maya yapımında kullanıldığı rivayet edilir. Bu yöntemle, çiy damlalarında biriken havadaki vahşi maya sporları yoğurt benzeri bir fermentasyon sürecine sokulur. Yani insan eliyle seçilmeden, doğanın sunduğu mikroorganizmalarla hamur can bulur.
ÇİY MAYASI HAZIRLANIŞI
Trakya bölgesinde çiy mayasından elde edilen yoğurt, ekşitilip ayran haline getirildikten sonra bu ekşi ayranla ekmek mayası yapılır. İki tasa birer bardak elenmiş un eklenir. Bunların her birine ekşi ayran eklenir. Parmak ucuyla un ve ekşi yoğurt karıştırılarak boza kıvamlı bir hamur elde edilir. Bu kapların ağzı bir temiz bir peşkirle örtülür ve mayalanacağı sıcaklık muhafaza edilerek ikisi de cam kenarında bir yere kaldırılır. Her iki kapta maya tutulurken kaplar ev sahibi tarafından işaretlenir. Kaplardan birine “Varlık mayası” diğerine “Darlık mayası” denir ve birbirine karışmaması sağlanmış olur. Ev sahibi sabah uyandığında “Varlık mayası” adını verdiği kaptaki mayanın diğerinden daha fazla kabarmış ve özleşmiş olmasını temenni eder. Hazırlanan bu ilk maya sonraki Hıdırellez’e kadar hamur işlerinde kullanılır. Bir parça un ilavesiyle çoğaltılarak mayanın bir sonraki Hıdırellez’e kadar devamlılığı sağlanır.
BUĞDAY VE HAMURUN SEMBOLİK ANLAMI
Bu ritüelin kalbinde yer alan buğday ve hamur, Anadolu ve Trakya kültürüne dair ipuçları verir. Topraktan çıkan kutsal tahıl, yeniden doğuşu temsil eder. Hıdırellez Mayasında buğdayın kullanılması, insan emeğiyle birleşen doğa mucizesini bir kez daha bizlere hatırlatır.
Hamur ise yaşamın döngüselliğini, yok olduğunu düşündüğümüz her şeyin başka bir versiyonuyla karşımıza çıkabileceğini hatırlatır. Unun suyla buluşması, maya ile canlanması ve sonunda ekmeğe dönüşmesi, hayatın büyülü bir tarafını ortaya koyar. Çiy mayasıyla yoğrulan hamur, sadece karın doyurmaz; aynı zamanda sağlık, şifa ve kötülüklerden korunma dileklerinin mayalanmış halidir. İnanca göre, bu maya ile yapılan ekmeği yiyen kişi yıl boyunca korunur, evi bolluk ve bereketle dolar.
Hıdırellez mayası geleneği, sadece bireysel bir ritüel değil, topluluk ruhunu da besleyen bir etkinliktir. Çünkü paylaşılan hamurun, bereketi katlanarak çoğalır.
Kaynak NTV