Oppenheimer’ın apokaliptik müzikali ‘Son’ (The End) gösterime girdi: Umut hep var olacak

Adam çok zengindir, sığınağına tüm pahalı mobilyalarını, klasik orjinal tablolarını, eski kitaplarını getirmiş kendine ve ailesine konforlu bir yaşam alanı yaratmıştır. Aile gündelik yaşamlarını normal bir şekilde sürdürür, adam dünyaya yaptığı katkıları (!) oğluna anlatır, oğlu da babasına kitabını yazmasına yardımcı olur. Sığınak donuk, ürkütücü bir mekândır, penceresiz odaları çıkış yolunu şaşırtan zor labirentler gibidir. 

DÜNYAYI SÖMÜREN İNSAN

Aile ne kadar lüks, refah, bolluk içinde olsa da pişmanlıklarla doludur. Yarın bugünden daha iyi olacak, ailemiz güçlü, birlikte geleceğimiz parlak diyerek şarkılar söylerler. Her gün acil durum provası yaparlar. Öylesine umut dolu, öylesine iyimserdirler ki karanlık gerçeği, geleceği algılayamaz, göremezler. Umudun, iyimserliğin, yaşama tutunmanın altında inkâr etmek yatar. Söyledikleri şarkılar Amerikan müzikallerinin altın çağındaki besteler gibidir. İçinde bulundukları gerçeği görmezden gelmenin, inkâr etmenin bedelidir bu. Yönetmen bu insanların derin pişmanlıklarını işlerken umut, aşk, sevgi, yaşama içgüdüsünün ne denli güçlü olduğunu vurgular. İnsanındünyayı ne denli sömürdüğünü, yıprattığını görüp yerkürenin, insanlığın sonu gelmeden önce herkesin dayanışma yapıp gezegenimizi kurtarmamızı ister. 

SEVGİ VE MUTLULUK

Pişmanlık, suçluluk duygularını ekolojik felaket, müzikal dram türünde anlatmayı seçen yönetmen diyalogları, şarkı sözlerini de kendisi yazmıştır: “Burada hepimiz birbirimize bakarız burada mutlu olacaksın, burada bir aileyiz. Sevdiklerine yakın durduğunda korku olmaz. Sadece sevgiyle birlikte olursak korkmayız, üşümeyiz. Her şey yok olsa bile sevgimiz var.” Gittikçe batan dünyada umudu, sevgiyi, kefareti, bağışlanmayı canlandırmak isteyen nostaljik müzikal sahneler karakterlerin iç çatışmalarını irdeler. Günlük uğraşlarla umut etmeyi sürdüren aile birliğinin dengesi gizemli bir kadının gelmesiyle sarsılır. Genç kadın onların sınıfından değildir. 

Yapay cennet cehenneme dönüşmeye başlar. İnsan bencildir, egoizmle her şeye, rezilliğe bile uyum sağlar. Yönetmen, Son filmi için asyalı oligark sığınak satın aldı” haberinden, Samuel Beckett’in Mutlu Günler oyunundan (1961), Jacques Demy’nin kült müzikali Cherbourg Şemsiyeleri’nden etkilenmiş. Görüntü çalışması (Mikhail Krichman), yapım tasarımları (Jette Lehmann), hüzünlü müzik (Joshua Schmidt) atmosferi yoğunlaştırır. Tilda Swinton, Michael Shannon, George MacKay, Moses Ingram, Bronagh Gallagher, Tim McInnerny, Lennie James’in oynadığı Son’da Joshua Oppenheimer insanlığın geleceğini, hayatta kalmayı, neoliberalizmi sorgular. Doğruları söylemeden sevdiklerimizi nasıl koruyabiliriz, toplum ve insan ilişkileri yozlaştı, dünyayı, doğayı korumalı, torunlarımıza yaşanabilir bir gezegen bırakmalıyız, der.

Kaynak Cumhuriyet

Lionel

Yazıya tutkuyla bağlı olan Lionel, At gözlüklerini çıkarıp çevresine bakiyor ve gördüklerini Bikonu.com’da gündemi farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Analitik yaklaşımı, sade dili ve dikkat çekici yorumlarıyla okurların ilgisini çekmeyi başarıyor. İlgi alanları arasında güncel haberler, kültür, toplum ve insan hikâyeleri yer alıyor.

İlgili Yazılar

Terörsüz Türkiye süreci: Komisyonun 4. toplantısı 19 Ağustos’ta
  • Ağustos 12, 2025

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üçüncü toplantısını yapıyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlık ettiği toplantı saat 14.00’te başladı ve 20.45’te sona erdi. 4. toplantı 19 Ağustos’ta yapılacak.  Toplantının ardından konuşan Kurtulmuş, komisyonun haftaya salı ve çarşamba günleri toplanacağını,…

Devamı

Devamı
Elon Musk ile Sam Altman karşı karşıya
  • Ağustos 12, 2025

OpenAI CEO’su Sam Altman ile Tesla ve X’in sahibi Elon Musk, sosyal medyada yeniden karşı karşıya geldi. Musk, Apple’ı App Store sıralamalarında ChatGPT’ye ayrıcalık tanımakla suçlayarak bunun “açık bir tekel ihlali” olduğunu iddia etti ve kendi yapay zeka…

Devamı

Devamı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir