MAJİ Art Gallery, tezhip sanatçısı Prof. Dr. Münevver Üçer’in “Gelenek Gelecektir” başlıklı yeni kişisel sergisini geçtiğimiz günlerde sanatseverlerin beğenisine sundu. Akademisyen kimliği ve çağdaş sanat anlayışıyla dikkat çeken; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, Tezhip Anasanat Dalı’nda Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Üçer, bu sergide lale çiçeğinin bir ana tema olarak ele alırken, geleneksel estetiği modern bir yorumla yenden inşa ediyor. Türk sanat tarihinde derin anlamlar ve sembollerle yüklü bir motif olan lale, sanatçının eserlerinde zarafet ve sürekliliğin bir simgesi olarak yer buluyor. Prof. Dr. Üçer, geleneksel formu çağdaş bir perspektifle harmanlayarak, laleyi sadece bir motif olarak değil, geçmişin kültürel mirasını geleceğin sanatsal diline taşıyan bir metafor olarak kullanıyor. Sanatçının beş yıl aradan sonra açtığı “Gelenek Gelecektir” sergisi, izleyicilere geçmişin zengin estetik dünyasıyla çağdaş sanatın yenilikçi yorumları arasında bir diyalog sunarken, sanatın zamansız doğasına da dikkat çekiyor. Sergi, 23 Mayıs’a kadar MAJİ Art Gallery’nin Nişantaşı merkez şubesinde ziyaret edilebilir.
Motiflerdeki zarafeti aynı şekilde korumaya çalışıyorum
“Beş yıl aradan sonra açtığı kişisel sergisiyle sanatseverlerle buluşan Prof. Dr. Münevver Üçer, serginin tasarım ve üretim sürecinin uzun zaman aldığını belirtiyor. Üçer, “Tezhip sanatçısıyım, tezhip kolay yapılan bir sanat değil. Bir eserin üretilmesi çok uzun zaman alır, tasarımı ise daha da uzun sürer” diyerek, bu sürecin zorluğuna dikkat çekiyor. Akademik kimliğiyle de tanınan Üçer, her zaman yenilikçi olmayı ve hem öğrencilerini hem de sevdiği insanları bu alana kazandırmayı hedeflediğini belirtiyor. “Bu yüzyılda neler ekleyebilirim?” sorusunu kendime sıkça sordum, bu yüzden sergimin hazırlanma süreci uzun sürdü” diyerek, sergide yer alan 44 eserin beş yıl süren bir hazırlık aşamasının ürünü olduğunu vurguluyor. Sanatını geçmişin zarafetinden ilham alarak günümüze taşımayı hedefleyen Üçer, “Eserlerin 16. yüzyıldaki büyüklüğünü artık el yazmalarında değil, duvarlarımızı süsleyen tablolar olarak görmekteyiz. Ancak boyutlar büyüse de motiflerdeki zarafeti aynı şekilde korumaya çalışıyorum” diyor. Üçer, tezhip sanatındaki bu ince işçiliği tuvallere taşıyarak, geleneksel sanatla modernizmi birleştirdiğini belirtiyor. Üçer, “Eserlerimde kâğıttan tuval üzerine geçişler yaptım. Renk geçişleri ve İstanbul’un Eylül-Ekim aylarındaki o güzel ışık değişimlerinden ilham aldım” şeklinde ifade ediyor. Tezhip sanatının tarihsel gelişimine de değinen Üçer, 8. ve 9. yüzyıllarda başlayan bu süsleme sanatının, 16. 18. ve 19. yüzyıllarda kâğıt uygulamalarıyla ilerlediğini ve 21. yüzyılda matbaanın yaygınlaşmasıyla matbu hale geldiğini vurguluyor. Üçer, bu sanatın giderek zayıflayan el yazması geleneğine karşılık, modern kâğıtlar kullanarak renk geçişleri ve doğadan ilham alarak eserler üretmeye başlamış. Üçer, “Geçişli kâğıtlar kullanarak, gökyüzünün topraktan maviye geçişlerini sanatıma yansıttım” diyor.
Motiflerdeki zarafeti aynı şekilde korumaya çalışıyorum
“Beş yıl aradan sonra açtığı kişisel sergisiyle sanatseverlerle buluşan Prof. Dr. Münevver Üçer, serginin tasarım ve üretim sürecinin uzun zaman aldığını belirtiyor. Üçer, “Tezhip sanatçısıyım, tezhip kolay yapılan bir sanat değil. Bir eserin üretilmesi çok uzun zaman alır, tasarımı ise daha da uzun sürer” diyerek, bu sürecin zorluğuna dikkat çekiyor. Akademik kimliğiyle de tanınan Üçer, her zaman yenilikçi olmayı ve hem öğrencilerini hem de sevdiği insanları bu alana kazandırmayı hedeflediğini belirtiyor. “Bu yüzyılda neler ekleyebilirim?” sorusunu kendime sıkça sordum, bu yüzden sergimin hazırlanma süreci uzun sürdü” diyerek, sergide yer alan 44 eserin beş yıl süren bir hazırlık aşamasının ürünü olduğunu vurguluyor. Sanatını geçmişin zarafetinden ilham alarak günümüze taşımayı hedefleyen Üçer, “Eserlerin 16. yüzyıldaki büyüklüğünü artık el yazmalarında değil, duvarlarımızı süsleyen tablolar olarak görmekteyiz. Ancak boyutlar büyüse de motiflerdeki zarafeti aynı şekilde korumaya çalışıyorum” diyor. Üçer, tezhip sanatındaki bu ince işçiliği tuvallere taşıyarak, geleneksel sanatla modernizmi birleştirdiğini belirtiyor. Üçer, “Eserlerimde kâğıttan tuval üzerine geçişler yaptım. Renk geçişleri ve İstanbul’un Eylül-Ekim aylarındaki o güzel ışık değişimlerinden ilham aldım” şeklinde ifade ediyor. Tezhip sanatının tarihsel gelişimine de değinen Üçer, 8. ve 9. yüzyıllarda başlayan bu süsleme sanatının, 16. 18. ve 19. yüzyıllarda kâğıt uygulamalarıyla ilerlediğini ve 21. yüzyılda matbaanın yaygınlaşmasıyla matbu hale geldiğini vurguluyor. Üçer, bu sanatın giderek zayıflayan el yazması geleneğine karşılık, modern kâğıtlar kullanarak renk geçişleri ve doğadan ilham alarak eserler üretmeye başlamış. Üçer, “Geçişli kâğıtlar kullanarak, gökyüzünün topraktan maviye geçişlerini sanatıma yansıttım” diyor.
Gelenekten beslenerek sanatın ruhunu taşıyor
MAJİ Art Gallery’nin sahibi Gaye Donay, “Gelenek Gelecektir” başlıklı sergiyle izleyiciyi buluşturmaktan
önemsiyorum” diyen Donay, “Lale, evrensel gibi görünse de tohumunun bu topraklarda atıldığını
Gelenekten beslenerek sanatın ruhunu taşıyor
MAJİ Art Gallery’nin sahibi Gaye Donay, “Gelenek Gelecektir” başlıklı sergiyle izleyiciyi buluşturmaktan
önemsiyorum” diyen Donay, “Lale, evrensel gibi görünse de tohumunun bu topraklarda atıldığını
Kaynak: Yeni Safak – Aktüel
Milli Görüşün öncü ismi Süleyman Arif Emre İstanbul’da anıldı Milli Görüşün öncü ismi Süleyman Arif Emre İstanbul’da anıldı
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirilen anma programına Emre’nin yakınları, dava arkadaşları, sevenleri ve edebiyat çevresinden isimler katıldı. Konuşmasında Emre’nin çok yönlü kişiliğine dikkat çeken Mahmut Bıyıklı, Bıyıklı, Emre’nin Necip Fazıl Kısakürek ve Osman Yüksel Serdengeçti gibi…
DevamıTürk Dünyası için ortak anayasal dil arayışı: Anayasa yargısı, uluslararası diyalogla güçlenecek Türk Dünyası için ortak anayasal dil arayışı: Anayasa yargısı, uluslararası diyalogla güçlenecek
Azerbaycan Anayasası’nın kabulünün 30. yılı dolayısıyla başkent Bakü’de düzenlenen “Anayasa Yargısı Yoluyla Anayasanın Üstünlüğünün Sağlanmasına İlişkin Modern Eğilimler” temalı uluslararası konferans, Türk ve uluslararası anayasa yargısı temsilcilerini bir araya getirdi. Etkinlikte, modern anayasa yargısının yalnızca norm denetimiyle sınırlı…
Devamı