
İBRAHİM DEMİRCİ
Küçürek öykü, sevdiğim bir adlandırma; “kısa öykü”, “kısa kısa öykü”, “kıpkısa öykü”, “mini öykü” gibi terimlere oranla daha sevimli ve bizden görünüyor. Bu yazının başlığını önce “Küçürek öykü: roman çekirdeği” koymuştum, sonra değiştirdim. Konuyu edebiyat ve türleriyle sınırlamak yerine daha geniş bir düzleme taşımak mı istedim? (Bir basamak yukarı çıkayım dedim, yerimde saymış oldum: Meğer basamak sandığım, pek başarılı bir basamak resmiymiş!)
Küçürek öykünün doğuşuna da ışık tutan bir anlatı vardır: Ernest Hemingway (1899-1961), on sözcükten az bir malzemeyle dört başı mamur bir öykü yazabileceğini söyleyip arkadaşlarıyla bahse tutuşmuş, yazmış ve bahsi kazanmış: Öğle yemeği! Hem de sadece altı sözcük kullanarak: “For Sale: Baby Shoes Never Worn / Satılık Bebek Patikleri: Hiç Giyilmemiş.”
Gördüğünüz gibi, bu küçürek öykü, dilimizde beş sözcüğe sığıverdi. Yine gördüğünüz gibi yukarıdaki metnin yazımı, bir yazarın kaleme aldığı öyküden ziyade, bir “duyuru”yu, bir “küçük ilan”ı andırıyor. Nitekim, küçürek öyküye ilişkin Hemigway anekdotunun uydurma olduğunu, ondan çok çok önce bazı gazetelerde / dergilerde bu “küçük ilan”ın yer aldığını kaynak göstererek kanıtlayanlar oldu. Fakat bu çaba hayli gereksiz ve gülünç! Neden? Çünkü gazete ilanı, sadece bir gazete ilanıdır. O ilan, tek kelimesi değişmeden Hemingway’in ağzından veya kaleminden çıkmışsa, hemen “kurmaca” katına çıkar, bir sanat yaratımı oluverir.
8 Kasım 1997’de yazılan bu öykü, dünyanın her yerinde her zaman yaşanmış, yaşanan ve yaşanacak bir gerçekliği anlatıyor: Kişilik bölünmesi, ikiyüzlülük, nabza göre şerbet, maskeli hayatlar[ımız]!
Yazarın mekân olarak seçtiği “o şehir”, pekâlâ “köy” veya “kasaba” da olabilir(di). Fakat “o şehir” seçimi, yazarın kendi şehrini öteki yerlerden ayırma ve koruma isteğine bağlanabilir ve anlayışla karşılanabilir. Demek ki karşılanmayabilir de!
İKİ KÜÇÜREK ÖYKÜ KİTABI
Hece Yayınları, küçürek öykü kitaplarına iki eser daha ekledi: Fatma Nur Uysal Pınar imzalı Söz Oyası ve Vural Kaya’nın kaleme aldığı Herkes Kontes.
Yazarların yaklaşımlarındaki farklılık, kitapların adlarından başlıyor: “Söz Oyası”, onun daha önce Miyase Çıkmazı (Loras Kitap, 2024) adlı bir öykü kitabını okuduğumuz Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni kimliğini ve kadınlığını hatırlatıyor. İncelikli bir işleme zenaati olan “iğne oyası”ndan, en az onun kadar -belki daha çok- özen isteyen “söz oyası”na sevimli ve yumuşak bir geçiş yapıyoruz.
Dışlar’ın ilk metni şöyle:
– Yazıyla mı uğraşıyorsunuz?
– Kendinize kaçın, en güvenli yer.
Bu dört cümleden hareketle istediğiniz yere yürüyebilirsiniz: “İlim kendin bilmektir!” mi, “Dört kitabın manası / Budur eğer var ise” mi, “Kendini bilen…” mi? Kimi sanatçıların kendilerinden kaçmak için “dışarı”larda dolaşmış olduğunu da düşünebilirsiniz?
Belli ki yazar, ölümü “ebedî istirahat”, “dönülmez akşam”, “bitmeyen sükûnlu gece”, “sonsuz uyku” olarak gören ve “kiramen kâtibîn”, “kabir azabı”, “mizan”, “amel defteri”, “hesap günü”, “sırat köprüsü”, “cennet” ve “cehennem” gibi gerçeklikleri tanımayan veya tanımak istemeyen yaklaşımlara ve sahiplerine iltifat ve itibar edecek bir yerde durmuyor.
Söz Oyası’nın son öyküsü “Tatsız Tat” kitabın en küçürek öyküsü: “Üç çocuğum var ama hiç ‘Anne’ sözünü duymadım.” (s. 96) Yazar, Konyalı olmayanlar için şu dipnotu düşmüş: “Tat: Konuşma yetisi olmayanlara verilen isim.”
“Bir akım kuracağım, dedi adam.
Sonra dijital tapınaklar, bir düşünsene, dedi kadın.
Kadın devam etti: Hem herkes kendi tapınağını cebinde taşır hani, fena mı?
Fena olur mu hiç; sen de haklısın herkes kontes tabii.”
Herkes Kontes, 80 sayfa, iki bölüme ayrılmış ve 68 metin içeriyor.
Uzmanından çok önemli açıklama: Zehirlendiğimizde ne yapmalıyız? Uzmanından çok önemli açıklama: Zehirlendiğimizde ne yapmalıyız?
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcan Pişkin, kimyasal zehirlenmelere müdahalede “doğru bilinen yanlışlar”ın ölüm riskini artırdığını bildirdi. Prof. Dr. Pişkin, kimyasal zehirlenmelerin son yıllarda küresel ölçekte artış gösterdiğini, bunda…
Devamı
Belçika’da 15 yaşındaki çocuk kuantum fiziği alanında doktora unvanı aldı Belçika’da 15 yaşındaki çocuk kuantum fiziği alanında doktora unvanı aldı
Sonraki haber Ortaöğretimi 8 yaşında bitiren Simons, 12 yaşındayken Anvers Üniversitesi’nde fizik lisans programını 18 ayda tamamlayarak mezun oldu. Belçikalı Laurent Simons, 15 yaşında kuantum fiziği alanında doktora unvanını elde etti. Belçika basınına göre Simons, hafta başında Anvers…
Devamı
İKİ KÜÇÜREK ÖYKÜ KİTABI
Hece Yayınları, küçürek öykü kitaplarına iki eser daha ekledi: Fatma Nur Uysal Pınar imzalı Söz Oyası ve Vural Kaya’nın kaleme aldığı Herkes Kontes.
Yazarların yaklaşımlarındaki farklılık, kitapların adlarından başlıyor: “Söz Oyası”, onun daha önce Miyase Çıkmazı (Loras Kitap, 2024) adlı bir öykü kitabını okuduğumuz Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni kimliğini ve kadınlığını hatırlatıyor. İncelikli bir işleme zenaati olan “iğne oyası”ndan, en az onun kadar -belki daha çok- özen isteyen “söz oyası”na sevimli ve yumuşak bir geçiş yapıyoruz.
Dışlar’ın ilk metni şöyle:
– Yazıyla mı uğraşıyorsunuz?
– Kendinize kaçın, en güvenli yer.
Bu dört cümleden hareketle istediğiniz yere yürüyebilirsiniz: “İlim kendin bilmektir!” mi, “Dört kitabın manası / Budur eğer var ise” mi, “Kendini bilen…” mi? Kimi sanatçıların kendilerinden kaçmak için “dışarı”larda dolaşmış olduğunu da düşünebilirsiniz?
Belli ki yazar, ölümü “ebedî istirahat”, “dönülmez akşam”, “bitmeyen sükûnlu gece”, “sonsuz uyku” olarak gören ve “kiramen kâtibîn”, “kabir azabı”, “mizan”, “amel defteri”, “hesap günü”, “sırat köprüsü”, “cennet” ve “cehennem” gibi gerçeklikleri tanımayan veya tanımak istemeyen yaklaşımlara ve sahiplerine iltifat ve itibar edecek bir yerde durmuyor.
Söz Oyası’nın son öyküsü “Tatsız Tat” kitabın en küçürek öyküsü: “Üç çocuğum var ama hiç ‘Anne’ sözünü duymadım.” (s. 96) Yazar, Konyalı olmayanlar için şu dipnotu düşmüş: “Tat: Konuşma yetisi olmayanlara verilen isim.”
“Bir akım kuracağım, dedi adam.
Sonra dijital tapınaklar, bir düşünsene, dedi kadın.
Kadın devam etti: Hem herkes kendi tapınağını cebinde taşır hani, fena mı?
Fena olur mu hiç; sen de haklısın herkes kontes tabii.”
Herkes Kontes, 80 sayfa, iki bölüme ayrılmış ve 68 metin içeriyor.
Uzmanından çok önemli açıklama: Zehirlendiğimizde ne yapmalıyız? Uzmanından çok önemli açıklama: Zehirlendiğimizde ne yapmalıyız?
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcan Pişkin, kimyasal zehirlenmelere müdahalede “doğru bilinen yanlışlar”ın ölüm riskini artırdığını bildirdi. Prof. Dr. Pişkin, kimyasal zehirlenmelerin son yıllarda küresel ölçekte artış gösterdiğini, bunda…
DevamıBelçika’da 15 yaşındaki çocuk kuantum fiziği alanında doktora unvanı aldı Belçika’da 15 yaşındaki çocuk kuantum fiziği alanında doktora unvanı aldı
Sonraki haber Ortaöğretimi 8 yaşında bitiren Simons, 12 yaşındayken Anvers Üniversitesi’nde fizik lisans programını 18 ayda tamamlayarak mezun oldu. Belçikalı Laurent Simons, 15 yaşında kuantum fiziği alanında doktora unvanını elde etti. Belçika basınına göre Simons, hafta başında Anvers…
Devamı









