

’14-15 yaşlarımdaydım, bir akşamüstü hafta sonu eve dönerken kapkaça uğradım. Yanıma yavaşça yanaşan arabaya dönüp bakmaya korktuğum ve her tacize uğradığımda sadece sessizce önüme bakarak yürümekten başka bir şey bilmediğim için kolaylıkla uzanıp çantamı çekebildiler. Bir süre arabanın yanında yerde sürüklendim.
O yaşa gelene kadar o kadar çeşitli şekillerde tacize uğramıştım ki böylesine travmatik bir olayın karşısında şükrettiğimi hatırlıyorum. “İyi ki bu seferki taciz değildi, iyi ki amaçları bana dokunmak değildi.” diye.
Sokakta yürürken bir anda tanımadığınız birinin size yanaşıp dokunması olağandı. O yüzden genç kadınlar olarak hepimizin günlük hayatına yansıyan eğilimlerimiz vardı. Karşıdan bir erkek geliyorsa kaldırım değiştirmek mesela. Ya da toplu taşımada mutlaka arkanı insan olmayan yere dönüp vücudunun ön kısmına da çantanı siper etmek. Araba kullanmaya başladıktan sonra takip edildiğimde arabaları nasıl kolayca atlatacağımı bile öğrenmiştim. Yaşım ilerledikçe taciz şekil değiştirerek devam etti, benim kendimi koruma yöntemlerim de durmadan şekil değiştirdi. Hep bir öncekinden daha üst versiyon stratejiler belirledim kendime korunabilmek adına.
Bugün artık kızımın kendi hayatında bu duvarları örmesine gerek olmayacağı umudunu taşıyorum içimde ve bu ruhuma güneş gibi doğuyor. Çünkü artık konuşuyoruz. Çünkü kabul etmiyoruz. Çünkü “Onun da o saatte orada ne işi varmış?” manipülasyonunu yemiyoruz. Konuşan konuşamayan ama o korkunç hissi yaşadığından emin olduğum her kadını şefkatle kucaklıyorum.’
Kaynak: Onedio