

Kolektif zekâ üzerine
araştırmalar yapan, insan
ve makine zekâsının
sorun çözümünde nasıl bir
araya getirilebileceğini ele alan
“Zihinlerin ve Makinelerin
Geleceği” adlı raporun başyazarı,
Nesta Kolektif Zekâ
Tasarım Merkezi
baş araştırmacısı
Dr. Aleksandra
Berditchevskaia,
öğrencilerin
yapay zekâyı nasıl
kullandıklarının önemine dikkat
çekti. Dr. Berditchevskaia, “Eğer
bu araçları kendi becerilerini
geliştirmek için kullanıyorlarsa,
bilgileri eleştirel bakışla
değerlendirebiliyorlarsa oldukça
yararlı olabilir. Burada önemli
olan yapay zekânın sınırlarının
farkında olmak. Bu araçlar
zaman zaman ‘halüsinasyon’
görebilir. Yani kulağa mantıklı
gelen ama aslında tamamen
yanlış bilgiler verebilirler.
Hatta var olmayan kaynaklar
uydurabilirler. Yanıtları,
bazı kültürel bağlamlarda
hassasiyetten uzak ya da
önyargılı olabilir” dedi.
Hisar Okulları’nca düzenlenen
“Düşünce Okulu:Kolektif Akıl
İle Eğitimi Yeniden Tasarlamak”
başlıklı konferansa katılmak
üzere Türkiye’ye gelen Dr.
Aleksandra Berditchevskaia,
insan ve makine zekâsı,
geleceğin eğitimi, yapay
zekânın doğru kullanımı
gibi konulardaki
sorularımızı yanıtladı.
– İnsan ve makine zekâsı nasıl
birleşiyor?
Şimdiye kadar yapay zekânın
bireylerin yetkinliklerini artırma
ya da belirli görev ve rolleri
otomatikleştirme yönündeki
etkisine odaklanıldı. Ancak
beni daha çok heyecanlandıran,
henüz yeterince keşfedilmemiş
bir alan var: Yapay zekânın
kolektif zekâyı, yani nasıl
birlikte çalıştığımızı ve iş birliği
yaptığımızı geliştirme potansiyeli.
Bu birleşimin en az dört yolu var:
Yapay zekâ, devasa
miktarda insan bilgisini ve
yapılandırılmamış veriyi
anlamlandırmamıza ve içindeki
yeni kalıpları keşfetmemize
yardımcı olur.
Yapay zekâ asistan rolünde:
Bireysel katkıları artırarak grup
ya da kolektif süreçlere dahil eder.
Yapay zekâ yönetici rolünde:
Grup içindeki iş akışlarını
organize eder ya
da bilgi
alışverişi, koordinasyon
ve iletişimin daha etkili
yürütülmesine yardımcı olur.
Yapay zekâ iş birliği yapan bir
üyeymiş gibi sürece katılır.
Bugün daha çok ilk iki kullanım
örneğini görüyoruz; ancak
yapay zekânın, iş birliği yapma,
koordinasyon sağlama ve birlikte
problem çözme yeteneğimizi
geliştirmek için kullanmanın çok
daha büyük bir potansiyeli var.
YARATICILIK VE HIZ…
– Teknoloji ve insanın
birleşimi, yaratıcılığı nasıl
artırıyor ve yeni fırsat
pencereleri nasıl açıyor?
Doğru kullanıldığında bu
birleşim birçok potansiyel
alan yaratıyor. Örneğin fikir
üretimi bunlardan biri. Yapay
zekâ ile insanların fikir üretme
süreçlerindeki güçlü yönleri
farklı. ChatGPT gibi araçlar fikir
üretiminde çok
daha hızlı
çalışıyor. Ancak insanlar
tarafından üretilen fikirler
genellikle daha özgün ve
yenilikçi oluyor. Eğer fikir
üretim süreçlerini doğru şekilde
tasarlarsak, insan zekâsının
yaratıcılığından ve yapay zekânın
hız ve kalite avantajından aynı
anda faydalanabiliriz. kişi fikir
üretmeye çalışırken, yapay
zekâ bir tür başlangıç kıvılcımı
sağlayabilir.
Bir diğer örnek ise hikâye
anlatıcılığı. Hepimizin yaşadığı
o boş sayfaya bakma anı vardır.
Yazmaya nereden başlayacağını
bilememek. Dil modelleri,
başlangıç cümleleri önererek
bu ilk adımı atmamıza yardımcı
olabilir. Aynı zamanda bir
yazarın fikirlerini test edebileceği
‘eleştirel bir dost’ ya da bir editör
gibi çalışabilir; taslağı gözden
geçirip tutarsızlıkları tespit
edebilir.
– Türkiye’de öğrencilerin
yapay zekâyı çoğunlukla
ödev yapmak için kullanması
doğru mu?
Bu sorunun net bir cevabı
olduğunu düşünmüyorum.
Öğrencilerin bu araçlarla daha
bilinçli ve eleştirel bir şekilde
etkileşim kurmasına yardımcı
olmalıyız. Ben okuldayken farklı
bilgi kaynaklarının kalitesini
nasıl değerlendireceğimizi
öğrenirdik Bugün bu eğitimin
kapsamını genişletip yapay zekâ
gibi yeni bilgi kaynaklarını da
nasıl kullanacağımızı öğretmemiz
gerekiyor. Sonuç olarak, yapay
zekânın bireysel verimliliği ve
yaratıcılığı artırmakta, hatta okul
ortamında grup çalışmalarını
güçlendirmekte büyük
potansiyeli var. Ama bu
potansiyelin gerçekleşmesi,
öğretmenlerin, okulların
ve tüm eğitim sisteminin
bilinçli ve yönlendirici
adımlar atmasına bağlı.
HEYECAN VERİCİ BİR DÖNEM
– Eğitim ve okulların geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bence şu an, eğitimin geleceğini yeniden hayal etmek için gerçekten
heyecan verici bir dönemdeyiz. Ne olursa olsun, bu geleceği tanımlarken ve
şekillendirirken gençleri ve öğretmenleri sürece dâhil etmek çok önemli. Çünkü
eğitim sisteminin ön safında yer alanlar onlar. Karşılaşılan zorlukları en iyi onlar
görebilir ve yeni fırsatları ilk onlar fark edebilir. Bu noktada, dijital kolektif zekâ araçları
büyük bir katkı sağlayabilir. Bu araçlar sayesinde sadece bir okulda değil, bir şehirde hatta
bir ülkede bile bu tür katılımcı süreçler ölçeklenebilir hale gelir.
Kaynak Cumhuriyet