

Dünya genelinde yaygın kullanılan ilaçların tedarikinde yaşanan kalıcı sıkıntılar milyonlarca hastayı etkiliyor.
Doktorlar ve sağlık otoriteleri, bu tablonun halk sağlığı için ciddi bir tehdit haline geldiği uyarısında bulunuyor.
“HER AY İLACIMI BULMAK İÇİN SAVAŞ VERİYORUM”
İngiltere’nin Essex kentinde yaşayan 46 yaşındaki çocuk kitabı yazarı Donia Youssef, altı yıldır dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tedavisinde Elvanse adlı ilacı kullanıyor.
Ancak son dönemde reçetesini temin etmek, Youssef için her ay tekrarlanan bir endişeye dönüştü.
Youssef, BBC’ye yaptığı açıklamada, “İlacı bulmak tam bir mücadeleye dönüştü. Bu belirsizlik inanılmaz derecede stres yaratıyor ve günlük hayatımı doğrudan etkiliyor” dedi.
İlaca erişemediği zamanlarda en basit işlerin bile gözünde büyüdüğünü belirten Youssef, sigorta kapsamına girmeyen alternatif tedavileri özel olarak temin etmenin maddi yükünü artırdığını söyledi.
Youssef, “Bu süreç hem yorucu hem de moral bozucu” diye konuştu.
ABD VE AVRUPA’DA YÜZLERCE İLAÇ “YOK” LİSTESİNDE
Donia Youssef’in yaşadığı güçlük, küresel bir sorunun yalnızca bir parçası. Amerikan Sağlık Sistemleri Eczacıları Derneği’nin (ASHP) verilerine göre DEHB, kanser, kalp hastalıkları ve enfeksiyon tedavisinde kullanılan yüzlerce ilaçta halihazırda tedarik sıkıntısı yaşanıyor.
Kilo kaybı ilaçları Mounjaro, Wegovy ve Ozempic’e yönelik artan talep de tip 2 diyabet hastalarının ilaca erişimini zorlaştırdı.
Bazı vakalarda ilaç eksiklikleri ölümcül sonuçlar doğurdu. İngiltere’de 2022 yılında iki yaşındaki Ava Grace Hodgkinson, stokta antibiyotik bulunmadığı için tedavi edilemeyerek sepsis nedeniyle hayatını kaybetti.
Bu olay, ülkede ilaç arzı yönetiminin güçlendirilmesi yönünde çağrılara yol açtı.
Amerikan Tabipler Birliği, reçeteli ilaçlarda yaşanan kıtlığı “acil bir halk sağlığı krizi” olarak tanımladı ve bunun ulusal güvenlik için dahi risk oluşturabileceğini açıkladı.
Hükümetler ve ilaç şirketleri çözüm arayışında olsa da uzmanlar sorunun kısa vadede daha da derinleşebileceğini belirtiyor.
ASHP verilerine göre, geçtiğimiz ay itibarıyla ABD’de 214 ilaçta aktif tedarik sıkıntısı bulunuyor. Bu sayı, 2018 başından bu yana en düşük seviye olsa da ciddiyetini koruyor.
Geçen yılın başında bu rakam 323 ile rekor seviyeye ulaşmıştı. Dernek, kaygı bozukluğu ilacı lorazepam ile triamcinolone adlı steroidin hâlâ zor temin edildiğini ve “çok sayıda hastayı” etkilediğini bildirdi.
Ağızdan alınan opioid ilaçlardaki kesintiler ise kronik ağrısı olan hastaların tedavisini sekteye uğratıyor.
Avrupa’da da tablo benzer şekilde ilerliyor. İngiliz Jenerik İlaç Üreticileri Derneği’nin (BGMA) anketine göre, İngiltere’de hastaların neredeyse yarısı reçetelerine erişmekte zorlanırken her altı hastadan biri ilacını hiç temin edemiyor.
Avrupa Birliği genelindeki tablo da endişe verici. Avrupa Eczacılar Birliği (PGEU), Kasım 2024 ile Ocak 2025 arasında üye ülkelerin neredeyse yarısında 400 ila 800 arasında ilacın tedarik sorunu yaşadığını bildirdi.
KIRILGAN TEDARİK ZİNCİRLERİ VE TALEPTEKİ ARTIŞ KRİZİ TETİKLEDİ
PGEU Genel Sekreteri Ilaria Passarani’ye göre, ilaç kıtlığının ardında karmaşık nedenler yatıyor. Talepteki dalgalanmalar, kırılgan tedarik zincirleri ve Kovid-19 salgınının etkileri bu tabloya zemin hazırlıyor.
Salgın sonrası solunum yolu enfeksiyonlarındaki artış, antibiyotik tüketimini yükseltti. Öte yandan yaşlanan nüfus, kronik hastalıklar için uzun vadeli ilaç kullanımını artırıyor.
Sosyal eğilimler de tedarik zincirlerini etkiledi. İngiltere’de 2021’de yayınlanan Davina McCall imzalı belgeselin ardından menopoz ilaçlarına talep hızla yükseldi.
Benzer şekilde Wegovy, Ozempic ve Mounjaro’nun etken maddeleri olan semaglutid ve tirzepatid, sosyal medyada zayıflama amaçlı kullanımının yaygınlaşmasıyla küresel ölçekte kıt hale geldi.
Utah Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Farmasi Direktör Yardımcısı Erin Fox, bu ilaçlara yönelik talebi “gerçekten eşi görülmemiş” olarak nitelendirdi.
Patentli ilaçlarda kıtlık nadir görülse de asıl sorunun jenerik ilaçlarda yoğunlaştığını kaydeden Fox, “Bazı ilaçlar, özellikle antibiyotikler o kadar ucuzladı ki üreticiler için kârlılığını yitirdi. Şirketler üretimi durduruyor ve bu da tehlikeli boşluklar yaratıyor” değerlendirmesini yaptı.
TİCARET SAVAŞLARI TEDARİKİ AKSATIYOR
Jenerik ilaçlar İngiltere’de her beş reçeteden dördünü, ABD’de ise yüzde 91’ini oluşturuyor. Buna rağmen her iki ülkede de regülasyon süreçlerindeki gecikmeler ve ticaret gerilimleri arzı aksatıyor.
ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), pandemi nedeniyle ertelenen fabrika denetimlerinde oluşan birikmeyi hâlâ temizlemeye çalışıyor. Bu denetimlerde tespit edilen kalite sorunları yeni üretim duraklamalarına yol açtı.
Erin Fox, “Çözülmeyen sorunların üzerine her geçen gün yenileri ekleniyor” diyerek tabloyu özetledi.
Ayrıca Çin’e uygulanan gümrük vergileri de maliyetleri artırdı. İlacın temel hammaddesinin çoğu Çin’de üretildiği için bu tarifeler bazı üreticileri piyasadan çekilmeye itti.
İngiltere’de ise Ruhsatlandırma Kurumunun (MHRA) onay süreçlerindeki gecikmeler, mevcut ilaçların yerine alternatiflerin devreye alınmasını güçleştirdi.
Brexit de tedarik zincirlerini karmaşıklaştırarak ithalat maliyetlerini yükseltti.
İngiliz düşünce kuruluşu Nuffield Trust, artan ilaç kıtlığını “yeni normal” olarak nitelendirdi.
ECZACILAR YÜK ALTINDA EZİLİYOR
Manchester’da görev yapan eczacı Thorrun Govind, “Her eczacı artık bu sorunla uğraşmak zorunda. Hastaların ihtiyaç duyduğu ilaçları bulmak için haftada saatler harcıyoruz” diye konuştu.
Bu baskıyı hafifletmek için ABD’de Sayıştay, ilaç arzı politikalarının daha koordineli yönetilmesi gerektiğini bildirdi.
Uzmanlara göre, ilaç üreticileri de risk azaltma ve arz güvenliği planları hazırlamakla yükümlü hale getirilmeli.
Fox, “Bir ürünün yalnızca fiyatıyla değil, aynı zamanda tedarik güvenirliğiyle de rekabet etmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
İlaç şirketleri, düzenleyici kurumlarla işbirliği içinde tedarik zincirlerini güçlendirmek için çalıştıklarını açıkladı.
Ancak Fox, hastalara panik yapmamaları çağrısında bulundu:
“Bir ilacın kıt olduğuna dair haber duymanız, tamamen erişilemez olduğu anlamına gelmiyor. Bazen birkaç gün beklemek ya da farklı bir doz kullanmak gerekebilir ama tedaviden tamamen mahrum kalınacağı anlamına gelmez.”
Kaynak: NTV