
Çocukların, eğlenceli etkinliklerle tanıdığı tiyatro sanatçısı ve yazar Özgür Özgülgün bu kez bir efsaneyle karşımızda. Roma İmparatorluğu’nun Doğu’daki son askeri garnizonu olan Zerzevan Kalesi, Diyarbakır ile Mardin arasında, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim bir yapı. Gökyüzüyle olan bağlantısı, içinde barındırdığı Mithras Tapınağı ve yıldızlara uzanan sırlarla dolu atmosferiyle ziyaretçilerini büyülüyor. İşte tam da bu büyülü atmosfer, yeni bir çocuk romanına ilham veriyor. Diyarbakır’daki Zerzevan Kalesi’nin geçitlerinden, yıldız haritalarıyla döşenmiş gizli odalara uzanan gizemli bir serüvene; Melis Nida ve Can’la birlikte çıkıyoruz. Tarih, kültür, dijital bağımlılık, arkadaşlık ve sabır temalarının iç içe geçtiği bu macera, her adımda “Yapabiliriz!” demeyi öğütlüyor. Özgür Özgülgün ile Erdem Çocuk etiketiyle okurlarıyla buluşan “Zerzevan’ın Kayıp Yıldızları” üzerine konuştuk.
Bir kale gezdim dayanamadım yazdım
“Zerzevan’ın Kayıp Yıldızları” nasıl ortaya çıktı? Bu hikâyeyi yazmaya sizi iten şey neydi?
Diyarbakır ile Mardin gibi kadim kentlere yolunuz düştüğünde tarihin görkeminden kaçamıyorsunuz. Bu şehirlerle hemen bir gönül bağı kuruyorsunuz. Zerzevan Kalesi’ni ziyaret ettiğimde, yıldız haritaları, gizli geçitler ve efsanelerle örülü o atmosfer beni içine çekti. Aynı zamanda çocukların hayal dünyasında, taşınmaz kültürel varlıklarımızın içinde “sörf yapmaları” fikri beni heyecanlandırıyor. Ne deniz ne kum, onları en çok tarihin gerçek yüzü cezbediyor. Gözlemlediğim kadarıyla, özellikle çeşitli etkinliklerde bir araya geldiğimiz genç dostlarım, bu tür tarihî anlatılara büyük ilgi gösteriyor. Zerzevan gibi mekânlar, onları hiç gitmedikleri yerlere götürebilir, belki bir gün oraları ziyaret etmeye teşvik edebilir. Tarih her canlıyı ebediyete uğurlayabilir ama efsaneleri dilden dile bir sonraki nesillere miras bırakır.
Bir kale gezdim dayanamadım yazdım
“Zerzevan’ın Kayıp Yıldızları” nasıl ortaya çıktı? Bu hikâyeyi yazmaya sizi iten şey neydi?
Diyarbakır ile Mardin gibi kadim kentlere yolunuz düştüğünde tarihin görkeminden kaçamıyorsunuz. Bu şehirlerle hemen bir gönül bağı kuruyorsunuz. Zerzevan Kalesi’ni ziyaret ettiğimde, yıldız haritaları, gizli geçitler ve efsanelerle örülü o atmosfer beni içine çekti. Aynı zamanda çocukların hayal dünyasında, taşınmaz kültürel varlıklarımızın içinde “sörf yapmaları” fikri beni heyecanlandırıyor. Ne deniz ne kum, onları en çok tarihin gerçek yüzü cezbediyor. Gözlemlediğim kadarıyla, özellikle çeşitli etkinliklerde bir araya geldiğimiz genç dostlarım, bu tür tarihî anlatılara büyük ilgi gösteriyor. Zerzevan gibi mekânlar, onları hiç gitmedikleri yerlere götürebilir, belki bir gün oraları ziyaret etmeye teşvik edebilir. Tarih her canlıyı ebediyete uğurlayabilir ama efsaneleri dilden dile bir sonraki nesillere miras bırakır.
nKitapta yıldız haritaları, gizli geçitler, çözülmesi gereken sırlar var. Tarihî bilgilerle kurgu arasındaki dengeyi nasıl kurdunuz?