CHP’de ‘İmralı’ çatlağı…
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 18’inci kez toplandı.
CHP İMRALI’YA GİTMEYECEK
Toplantıda CHP, İmralı’ya gitmeme kararı aldığını açıkladı.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, “Terörsüz Türkiye sürecine desteğimiz devam edecek” dedi.
PM ÜYESİNDEN TEPKİ
CHP’nin tavrına Parti Meclisi Ali Haydar Fırat’tan tepki geldi.
Sosyal medya hesabından konuya ilişkin açıklama yapan Fırat, partinin oylama ilişkin kararının Genel Başkan Özgür Özel ve çevresindeki birkaç kişi tarafından alındığını belirtti.
Fırat, bunun partinin kültürü ve tüzüğüyle bağdaşmadığının altını çizdi.
“OYLAMAYA KATILMAMA KARARI MÜCADELEMİZE AYKIRI”
Ali Haydar Fırat, Parti Meclisinin toplanması durumunda düşüncelerini ifade etme şansı bulacağını ancak bu imkan olmadığı için fikirleri kamuoyuna duyurduğunu ifade etti.
Bugün alınan oylamaya katılmama kararının CHP’nin yürüttüğü mücadeleye aykırı olduğunu belirtti ve partinin statükoya hapsedildiğini söyledi.
“DÜŞÜNCELERİMİ PAYLAŞMAK ZORUNDA KALDIM”
Ali Haydar Fırat’ın konuya ilişkin açıklaması tam olarak şu şekilde:
“Ülkemizin istikbali açısından tarihi öneme sahip bir eşikte, tarihsel kararların alındığı bir dönemde partinin bütün yetkili karar alma organlarının hiç hükmünde sayılıp, meclis grubu ve Parti Meclisi’nin değerlendirmeleri alınmadan sayın Genel Başkanın kendi yakın çevresindeki bir kaç isimle kararlar alması partimizin tarihi, temel değerleri, demokratik kültürü ve tüzüğüyle bağdaşmamaktadır.
Eğer gereği yapılıp yada ihtiyaç duyulup Parti Meclisimiz toplanmış olsaydı bir çok diğer arkadaşımız gibi ben de kendilerini dinleme ve düşüncelerimi ifade etme şansı bulacaktım. Ancak böyle bir imkan sağlanmadığı için görüşlerimi buradan kamuoyu ile ve partimle paylaşmak zorunda kaldığımı ifade etmek isterim.
“ORTAK AKIL, ORTAK VİCDAN YOK SAYILDI”
Bu çerçevede;
1- 38. Olağan Kurultayımızda partimizde değişim iradesi ile yola çıkarken, ülkemiz ve partimiz hakkında alınacak kararların ortak akıl, ortak vicdan ve ortak irade ile alınacağının sözünü vermiştik. Geçen süreç içinde verdiğimiz bu söz, bu temel ilke yok sayılmıştır.
2- Bugün alınan karar, partimizin yürüttüğü demokratik mücadeleye, Kürt Sorununun çözümü konusunda özellikle son yıllarda defalarca dile getirdiğimiz toplumsal barışın sağlanması konusunda ödediğimiz bedellere aykırıdır. Bugün parti yönetimimizin aldığı karar, partimizi tarihsel ve toplumsal olarak hak etmediği bir noktaya sürüklemiş ve statükoya hapsetmiştir.
“PARTİ YÖNETİMİ TARİHSEL HATAYA DÜŞTÜ”
3- Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ortaya çıkan irade bugüne kadar parti olarak savunduğumuz “Kürt Sorununun çözüm yeri TBMM’dir” anlayışına uygundur. İmralı ziyareti çözüm uğraklarından biridir çünkü bir sorun varsa ancak muhatablarıyla çözülür. Maalesef parti yönetimimiz tarihsel bir hataya düşmüştür.
4- “Terörsüz Türkiye” ve “Demokratik Türkiye” mücadelesini eş zamanlı sürdürme çağrımız alınan bu kararla çok ciddi bir biçimde zarar görmüştür. Yıllardan beridir Türk ve Kürt vatandaşlarımıza verdiğimiz barış ve demokrasi sözü askıya alınmıştır. Partimizle Kürt yurttaşlarımız arasında uzun yıllar sonra kurulan sağlam dayanışma bağı görmezden gelinmiş, yeniden başa sarılmıştır.
“GEREKEN CESARET SERGİLENMEDİ”
5- Cumhuriyetin kurucu partisi, halkçı, devrimci parti öncü ve cesur olmak zorundadır. Bizim geleneğimiz cesaretle yazılmıştır. İnsanlık tarihinde örneği olmayan bir ulusal kurtuluş mücadelesinin kahramanları kurucu kadrolarımızdır. Cumhuriyeti ve yeni bir ülkeyi kuran Büyük Atatürk, Çok Partili Yaşama geçişi sağlayan İsmet Paşa, dünyayı karşısına alıp Kıbrıs’ı kurtaran Bülent Ecevit, 1 Mart’ta emperyalizmin ülkemize girişine izin vermeyen Deniz Baykal ve tek bir arkadaşının cezaevine atılması karşısında tarihin en büyük adalet mücadelesini veren Kemal Kılıçdaroğlu bu cesur ve devrimci tavrın yaratıcıları ve sürdürücüleri olmuştur. Bugün bu tavır ortaya konulamamış, gereken cesaret sergilenmemiş ve tarihsel gelişim doğru okunmamıştır.
6- Yurtsever sol ve devrimci bir Cumhuriyet ancak tarihin öznesi olmakla mümkün olabilecek ve büyük değişimleri gerçekleştirebilecek bir gerçeklik üzerine kurulabilir. Bize yakışan cesur bir biçimde bu sürecin en önünde gitmekti. Bugün bütün sağ ve milliyetçi partilerin gerisine düşmek kabul edilebilir bir siyasal tavır değildir. Aynı şekilde Erdal İnönü liderliğindeki SHP hem Kürt sorunu konusunda politik açılım gerçekleştirmiş hem de pratikte Kürt hareketiyle ittifak kurma cesareti göstermiştir. Bugün bu çizginin de gerisine düşmek bizim için kabul edilebilir değildir. Tarihin inkarıdır.
“DOĞRU TAVIR ALINAMADI”
7- Diğer partilerin alacağı kararlara göre pozisyon almak siyaset değil, siyasetsizliktir. Siyaset üretmek; kendi doğrularını, kendi gerekçelerini, kendi düşüncelerini cesurca açıklamak ve halka anlatmaktır.
8- Eğer mesele kendi tabanını korumak ve oy kaygısı ise; iktidara karşı negatif pozisyonlanma stratejisi bizi iktidara taşımaz. Bu ülkede Kürt Sorununun çözümünde yer almayan bir partinin iktidar olma şansı yoktur.
9- Orta Doğu’da her türlü gericiliğe ve barbarlığa karşı mücadele veren Kürt halkı hem Türklerin hem de solun doğal müttefikidir. Orta Doğu’da demokratik bir düzen Türklerin ve Kürtlerin ortak iradesi ile gerçekleşebilir. Tarihin bu büyük kırılma anında maalesef doğru bir tavır alınmamış, tarihin doğru tarafında durulmamıştır.
“CESUR SİYASETE İHTİYACIMIZ VAR”
10- Partimizin politik ve ideolojik olarak yeni bir soluğa, yeni ve cesur bir siyasete ve buna önderlik edecek güçlü bir çıkışa ihtiyacı netleşmiştir. “İdare-i maslahatçılar esaslı inkilâp yapamaz” diyen Büyük Atatürk’ün izinde ülkemizi, partimizi büyütmek, güçlendirmek temel sorumluluğumuzdur.
O’nun partisinin onurlu bir üyesi ve yöneticisi; devrimin ruhunu ilkelerinde taşıyan bir yoldaşı olarak doğru olanı cesur bir şekilde söylemeye kararlı olduğumu herkesin bilmesini isterim.”
Kaynak: ensonhaber.com

