Site icon Bikonu

‘Hayalet deprem’ tedirginliği: Stres ve kaygı bozukluğuna neden oluyor ‘Hayalet deprem’ tedirginliği: Stres ve kaygı bozukluğuna neden oluyor

Deprem riski yüksek bölgelerde yaşayan birçok kişi, gerçek bir sarsıntı olmasa bile yerin sallandığı hissine kapılarak günlük hayatına bu tedirginlikle devam ediyor.

  • Özellikle Balıkesir’in Sındırgı ilçesi, son 3 ayda 16 binin üzerinde depremin meydana gelmesiyle, bu sendromun en belirgin şekilde hissedildiği bölgelerden biri oldu.

Dr. Burak Amil, “hayalet deprem sendromu”nun nispeten yeni bir tabir olduğunu, literatüre yavaş yavaş girmeye başladığını ve bununla ilgili vaka çalışmalarının yapıldığını söyledi.

“hayalet deprem”

adını dediklerini ifade etti.

Bu hissin oluşmasında hem psikojenik faktörlerin hem de birtakım nörofizyolojik, nörokimyasal değişikliklerin etkileri olduğuna işaret eden

Amil, bu durumun aslında bir psikojenik hazırlık reaksiyonu gibi de değerlendirilebileceğini kaydederek,

Hayalet deprem hissiyle, anksiyete, panik bozukluk ya da travma sonrası stres bozukluğu arasında yakın ilişki olduğunu anlatan

Amil, sık sık sarsıntı hisseden kişilerin bunun üstesinden gelebilmesi için şu önerilerde bulundu:

“İyileşme sürecinde fiziksel güvenlik duygusunun yeniden kurulması gereklidir”

Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Klinik Sorumlusu

Hayalet deprem hissi yaşayan kişilerde genellikle yüksek anksiyete düzeyi, bedensel duyarlılık, uyku bozuklukları ve güvenlik algısında zayıflama görüldüğünü bildiren Aydın, bunu hiç yaşamayanların ise travmayı daha çok bilişsel olarak işlediğini kaydetti.

“Hayalet deprem sendromu tedavisinde hem bedeni hem zihni hedefleyen bütüncül bir yaklaşım gerekir. Öncelikle bu hissin normal dışı bir anormallik olmadığını bilsinler. Bedenin verdiği tepkiler, beynin koruma refleksidir. Sarsıntı hissettiklerinde önce durup nefes almak, ‘Şu an gerçekten sallanıyor muyum?’ sorusuna sakinlikle yanıt aramak gerekir. Gerçek deprem uygulamalarını kontrol etmek, belirsizliği azaltır. Elbette, uzun süren ya da yaşamı etkileyen belirtiler varsa bir uzmana başvurmak gerekir.”

ifadelerini kullandı.

“Beyin bir şekilde ‘savaş ya da kaç’ tepkisini devreye sokmaya çalışır”

NPİstanbul Hastanesinden Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop ise hayalet deprem algısının, genellikle şiddetli deprem atlatan, göçük altında kalan ve deprem riski yüksek bölgelerde yaşayan kişilerde gerçekleştiğini söyledi.

Aytop, “Kişiler sürekli sosyal medyadaki haberlere maruz kaldığında, çeşitli uygulamalardan bildirimler aldığında deprem korkuları besleniyor. Deprem korkusu, fobisi dediğimiz şey, kişinin ‘Bir deprem olacak, bana ve sevdiklerime bir şey olacak.’ şeklinde yoğun bir kaygı duyması ve buna eşlik eden çeşitli psikolojik, duygusal, fiziksel belirtileri deneyimlediği bir süreç. Kişide deprem korkusu geliştiğinde bu onun hayalet deprem algısını tetikleyebilir ya da var olan bir şeyi devam ettirebilir.” diye konuştu.

Aytop, depremin, fiziksel ve psikososyal açıdan risk teşkil eden doğal bir afet olduğuna işaret ederek,

“Deprem oluyor, yine başladı, güvende değilim.”

şeklinde negatif otomatik düşüncelerin devreye girebileceğini, bunların kişinin hem bedensel hem zihinsel olarak stres tepkilerini daha da güçlendirebileceğini bildirdi.

Duygusal açıdan kişinin bu düşüncelerle birlikte bir taraftan kendisini korkulu, kaygılı ve panik halinde hissedebileceğine dikkati çeken

“Çeşitli korkular, kaygılar, psikolojik zorlantılar sürece eşlik edebilir”

Aytop, basit denge hareketlerinin, hafif yürüyüşlerin ve nefes egzersizlerinin hem anda kalmayı kolaylaştırdığını hem de parasempatik sinir sistemini aktifleştirerek kişiyi sakinleştirdiğini anlatarak, örnek olarak, 4 saniye burundan nefes alıp, 7 saniye nefesi tutup, 8 saniye de ağızdan vermek olarak anlatılan 4-7-8 nefes tekniğini tavsiye etti.

  • “Bazen bu durum uzun süre daha da şiddetlenerek devam edebilir. Çeşitli korkular, kaygılar, psikolojik zorlantılar sürece eşlik edebilir. Bu noktada her zaman için bir uzman desteğinin alınmasında fayda var. Psikolojik destek hem bilişsel hem duygusal hem davranışsal açıdan denge kazanmanızda, zorlu durumlarla, düşüncelerle ve duygularla daha sağlıklı bir şekilde başa çıkabilmenizde oldukça etkili. Dolayısıyla iyileşme sürecinizi pozitif anlamda destekleyecektir.”