Siyasetin ve kamuoyunun tüm dikkati İstanbul’a çevrildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik başlatılan ‘yolsuzluk’ soruşturması kapsamında tutuklanan ve görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu bugün ‘Casusluk‘ soruşturması kapsamında ifade verdi. İmamoğlu’nun ifade verme işlemleri 3 saat sürdü. İmamoğlu casusluk suçlamasıyla ilgili olarak “Roma’yı benim yaktığım daha gerçekçidir.” dedi.
Sabah saatleride İmamoğlu ifadesi alınmak üzere Çağlayan Adliyesi’ne getirildi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Çağlayan Adliyesi’ne geldi. İmamoğlu adliye önünde toplanan vatandaşlara mesaj gönderdi ve “İstanbullu yurttaşlarımız yasağa rağmen Çağlayan’da toplandı. Hepsine teşekkür ediyorum” dedi.
ÇAĞLAYAN’DA İFADE BİLMECESİ
Ayrıca Çağlayan’da ifade bilmecesi yaşandı. İmamoğlu adliyeye getirildikten sonra basına ifade işleminin başladığı yönünde haberler yansımıştı. Fakat durumun böyle olmadığı öğrenildi. İmamoğlu’nun ifade için yaklaşık olarak 5 saat bekletildiği öğrenildi.

İSTENEN KARAR BELLİ OLDU
Yaşanan gelişmelerin ardından İmamoğlu’nun ifade işlemleri saat 16.00’da başladı. 3 saat süren ifade sonrası savcılık, Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ hakkında üzerlerine atılı casusluk suçlaması nedeniyle tutuklama istemiyle mahkemeye sevk etti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan “Casusluk” soruşturması kapsamında etkin pişmanlıktan yararlanan Hüseyin Gün 4 Temmuz’da tutuklandığı için, Melih Geçek de başka bir suçtan tutuklu bulunduğu için cezaevine gönderildi.
İMAMOĞLU’NUN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI: “ROMA’YI BENİM YAKTIĞIM DAHA GERÇEKÇİDİR”
İmamoğlu, savcılıktaki ifadesinde “Casusluk benim hayatıma hakarettir. Bu suçlama bana yöneltilebilecek en ağır ve en saçma ithamdır” dedi.
İmamoğlu, soruşturma kapsamında ifadesi alınan ve daha sonra etkin pişmanlıkçı olan Hüseyin Gün’ü hatırlamadığını ancak kendisini ziyaret ettiğini Gün ve ifadesinde “manevi annem” olarak bahsettiği Seher Erçili Alaçam ile ilgil soruları da yanıtladı.
İmamoğlu, söz konusu kişileri fotoğrafı gördükten sonra anımsadığını belirterek, “Bu şahsı hatırlamıyorum. Hakkında soruşturma açıldığını öğrendikten sonra medyaya yansıyan bir fotoğraf gösterildi. O fotoğraf 2019 seçiminden sonra yapılan bir tebrik ziyaretinde çekilmişti” dedi. Fotoğraftaki diğer kişi olan Seher Erçili Alaçam için de konuşan İmamoğlu, Erçili Alaçam için “Şık giyimli, adeta evlat yaklaşımlı bir kadındı, ismini hatırlamıyorum” ifadelerini kullandı.
UYGULAMA SORUSU
Savcılığın, dijital materyallerde yer aldığı belirtilen “Wickr ME” adlı mesajlaşma uygulamasıyla ilgili sorularını da cevaplayan İmamoğlu, “Bu uygulamayı ilk kez duydum. Hiç kullanmadım, üyeliğim yoktur. ‘Mr. Mayor’ veya ‘Ekrem Başkan’ ifadeleriyle yapılan yazışmalarda benden bahsedildiğini sanıyorum ama bu yazışmalarla hiçbir ilgim yok” dedi.
Soruşturma kapsamında İBB’nin veritabanın kopyalama iddialarına yönelik ise İmamoğlu, “Söz konusu belgeyi ben yazdım. Amaç, İBB’ye ait evrak ve sistemlerin güvenliğinin sağlanmasıydı. Başka hiçbir amacı yoktu” diye konuştu.

İmamoğlu, Hüseyin Gün’ün ve Necati Özkan’ın seçim sürecinde gizli veri analizi yaptıkları iddialarına ise hayal ürünü olarak nitelendirdi.
İmamoğlu, “Hüseyin Gün’ün anlattıkları hayatımda duyduğum en saçma yorumlardan ibarettir. 2019 seçimleri yedi ay süren bir kampanyaydı. Birinin son 15 günde gelip tüm kampanyayı yönlendirmesi akla mantığa sığmaz” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, soruşturma kapsamında CIA bağlantılı olduğu öne sürülen ‘Aaron Barr’ isimli kişiyle hiçbir ilgisinin olmadığını da belirtti:
“6 yaşında Kur’an-ı Kerim okumayı bilen biri olarak, CIA çalışanı olduğu söylenen birinin bana muhafazakarlara nasıl davranmam gerektiğini öğretmesi kadar absürt bir şey olamaz”

“ROMA’YI BENİM YAKTIĞIM DAHA GERÇEKÇİDİR”
İmamoğlu, ifadesinin sonunda ise şunları söyledi:
“Casusluk benim için vatan hainliğiyle eşdeğerdir. Böyle bir suçlama benim hayatıma yapılmış en büyük hakarettir. Ne istihbarat örgütleriyle ne de gizli bilgiyle işim olmuştur. Komplo teorisiyle karşı karşıyayım. Roma’yı benim yaktığım daha gerçekçidir.”
HÜSEYİN GÜN ETKİN PİŞMANLIK HÜKÜMLERİNDEN FAYDALANDI
Casusluk soruşturması kapsamında şüphelilerden Hüseyin Gün’ün etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak ifade verdiği öğrenildi.
Hüseyin Gün, savcılıkta verdiği ifadesinde, “10 Haziran 2019’da manevi annem Seher A.’nın yönlendirmesi ile Necati Özkan ile tanıştım, sonrasında ilk seçim tarihi olan 31 Mart 2019 ile ikinci seçim tarihi olan 23 Haziran 2019 tarihleri arasında seçim süreciyle alakalı beraber çalıştık. Necati Özkan, Ekrem İmamoğlu’nun hem siyasi danışmanı hem de seçim kampanyasının menajeriydi. Benim ‘Piiq’ isimli firmam vardı ve Darren, Aaron ile Ed isimli ortaklarım vardı. Aaron eski istihbarat servisi çalışanıdır. Şirketteki tüm analiz işlemlerini teknik ekip ile birlikte Aaron yapardı. ‘Osint’ (Açık kaynak istihbaratı) programı vardır, bu program şemsiye programıdır. Bu şemsiyenin altında ‘darkweb’ gibi internette hassas bilgiye ulaşabileceğiniz bilgiler vardır. Bu, internetin yeraltıdır” dedi.
“ALGI OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORDUK”
Necati Özkan’ın kendisinden ‘Osint’ isimli programa bakmasını istediğini belirten şüpheli Gün, “Osint’de yaptığımız araştırmada İBB’ye ait çok sayıda kurumsal mail ve şifreler vardı. Bu mail ve şifrelerle belediyenin en derinlerindeki bilgiye ulaşabilme kabiliyeti veriyordu. Burada belediye içi yazışmalar ve bilgi akışı görülebiliyordu ancak sadece bilgi temini vardı. Herhangi bir müdahale yapılamıyordu. Necati Özkan da bu ‘Osint’ alemine hakimdi. Ben de zaten ofisindeyken genel bir bilgilendirme yapmıştım. Dolayısıyla, Necati Özkan oradaki verilerin neye mal olabileceğini bilecek durumdaydı. Osint’te tekrar yaptığımız kontrollerde ilk gördüğümüz datadan daha fazlası olduğunu gördük. Beni Osint’e yönlendiren Necati Özkan’dır. Zaten bir kez girdiğiniz zaman sonradan gelen bilgilere de sahip oluyorsunuz. Osint’deki veriler ya hacklenme yoluyla ya da birinin oraya yüklemesiyle orada olur. Bu sahip olduğumuz imkanın sadece yüzde 10’udur. Biz ayrıca elimizdeki yazılımla sosyal medya hesapları üzerinden iç yazışmaları görüp buna göre algı oluşturmaya çalışıyorduk” şeklinde konuştu.
“YAZIŞMALARDA ‘MAYOR’ OLARAK GEÇEN KİŞİ DE EKREM İMAMOĞLU’DUR”
Şüpheli Gün ifadesinin devamında, “Yaptığımız analizleri ben Necati Özkan ile paylaşıyordum. Bizim şirket olarak sahip olduğumuz çok geniş yetkileri olan yazılımın mucidi Amerika istihbarat servisinde kapalı operasyon direktörüydü. Bu programın adı ‘pq’dur ve bu kişi benim ortağım olan Aaron’du. Aaron zaten istihbarattan emeklidir. Ben yaptığım analizleri Necati Özkan’a verirdim, bunları başkana iletmesini söylerdim. O da başkana iletirdi. Başkan olarak kastedilen kişi Ekrem İmamoğlu’dur. Yazışmalarda ‘Mayor’ olarak geçen kişi de Ekrem İmamoğlu’dur. 2019 seçiminden sonra Melih Geçek, Necati Özkan, Yavuz Saltık ve Şenay isimli şahıslar vardı. Bu toplantıda ‘İstanbul Senin’ isimli bir projenin tanıtımını yaptık fakat o dönem böyle bir uygulama yoktu. Melih Geçek isimli şahıs bildiğim kadarıyla da IT konusunda en yetkili şahıslardan birisiydi. Toplantıda Geçek’i özel sektörde IT olarak tanıttılar, yakın zamanda da belediyede çalışacağını söylediler” diye konuştu.
Şüpheli Hüseyin Gün, diğer şüphelilerden Merdan Yanardağ’ı da manevi annesinin tanıştırdığını söyleyerek, “Dönem dönem elden cüzi miktarlarda para verirdim, parayı kanalına destek maksadıyla verirdim. Merdan Yanardağ’ın Kemal Kılıçdaroğlu’yla yaptığı röportaj yayınında sorulmasını tarif ettiğim soruları ilettim ve aynı olmasa da benzer nitelikte sorular soruldu. Benimkisi tamamen tavsiyeydi. Genel olarak 2019 seçimlerinde analiz ve raporlamalar yaparak İmamoğlu’nun seçim kampanyasına destek oldum. İrtibatım Necati Özkan’laydı. Özkan da İmamoğlu’nun bilgisi dahilinde bizimle çalıştı. Yönlendirmelerimiz de büyük oranda buydu. Bazen de uymadığı noktalarda serzenişlerimiz oldu. Seçim sonrasında da manevi annem Seher ile birlikte çalışma ofisinde Saraçhane’de belediye binasında tebrik ettik. O da bize yardımlarımız için teşekkür etti. Dolaysıyla teşekkür etmesinden de anlaşılacağı üzere tüm faaliyetlerimizden haberdardı” ifadelerini kullandı.
MELİH GEÇEK: “TOPLANTININ DETAYLARINI HATIRLAMIYORUM”
Melih Geçek’in soruşturma kapsamında verdiği savcılık ifadesi ortaya çıktı. Geçek savcılıktaki ifadesinde, “Ben 31 Mart 2019’da yapılan İstanbul yerel seçimlerinden sonra Ekrem imamoğlu’nun mazbata alması akabinde 19 gün başkan danışmanı olarak görev yaptım. Daha sonra seçimler iptal edilince görevim sona erdi. Yenilenen seçimden sonra Temmuz 2019’da İSBAK isimli belediye iştiraki olan kurumda genel müdür danışmanı olarak göreve başladım. 2024 yılı Ekim ayına kadar bu görevime devam ettim. Daha sonra İSTTELKOM isimli belediye iştiraki olan şirkete genel müdür olarak atandım ve halen orada genel müdür olarak görev yapmaktayım. İSBAK’taki görevim sırasında Hüseyin Gün isimli şahsı tanımadım. Merdan Dinçer aracılığıyla tanıdım. Merdan Dinçer ise Beylikdüzü CHP ilçe başkanlığında görev yapmaktaydı. Necat Özkan’ı tanımıyorum. Ekrem İmamoğlu’nun 2019 yılı seçim kampanyasında görev almadım. Benim Beylikdüzü CHP ilçe başkanlığında görevim yoktur” dedi.
Geçek’in dahil olduğu toplantı içeriği ile ilgili soruya ise “Bahsettiğiniz toplantının içeriğini ve kimlerin katıldığını şu anda hatırlamıyorum. Çünkü üzerinden 6 yıl geçmiştir. Ancak ben de zaman zaman farklı kurumlardaki arkadaşlarımızla bir araya gelip sohbet ettiğimiz toplantılara katıldım. İçeriği genelde sosyal projeler üzerine oluyordu. Bu sebeple Hüseyin Gün’ün bahsettiği toplantıya katılmış olabilirim. Ancak altı yıl geçtiği için birebir bu toplantıyı hatırlamam normaldir. Bahsetmiş olduğunuz ek hizmet binasında İBB genel sekreter yardımcısı Şengül Altan Arslan çalışmaktadır. Bana okumuş olduğunuz toplantı katılımcıları arasında kendisinin de olduğu söylenmektedir. Kendisi bizlere göre çok daha üst pozisyondadır. Kendisinin bizleri toplantıya davet etmesi durumunda bizlerin de katılması olağandır. Hüseyin ve Necati arasındaki yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla toplantı Şengül’ün makamında yapılmıştır. Ben de yukarıda benzer şekilde beyanda bulunmuştum. Yavuz Saltık, Şengül Hanım’ın daire başkanıdır. Şengül ondan daha üsttür. Bana saymış olduğunuz isimlerle soruşturma konusu toplantıyı hatırlamıyor olsam bile onlarca kez görevim kapsamında toplantı yapmışımdır” dedi.
“SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM”
Hüseyin Gün ile ilişkisine dair sorulara cevap veren Geçek, “Benim Hüseyin Gün isimli şahısla yüz yüze ya da internet üzerinden bir görüşmem olmamıştır. Üzerime atılı casusluk suçlamasını kabul etmiyorum. Belediye şirketinde danışmanlık görevinde bulundum. Üzerime atılı suçlamalarla ilgili herhangi bir kastım ya da dahlim yoktur. Benim üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Benim belediyedeki görevim sosyal projelere yöneliktir. Belediyedeki görevim kapsamında bahsettiğiniz suçlara dair herhangi bir bilgi ya da dahlim yoktur. O yüzden söyleyeceklerim bundan ibarettir” dedi.
MERDAN YANARDAĞ: “MADDİ YARDIMDA BULUNDUĞU DOĞRUDUR”
Şüpheli Yanardağ ifadesinde, diğer şüphelilerden Hüseyin Gün’ü Seher A.’nın yanında görmesiyle tanıdığını söyleyerek, “Seher Hanım’ın ölümü üzerine baş sağlığı dilemek amacıyla yine Seher Hanım’ın Yeniköy’deki evinde kendisini görmüştüm. Bu görüşmelerde kendisi ile siyasi gündeme dair konuşmalar yapıyorduk. Kendisi siyasi konulara herkes gibi ilgiliydi. Tanışmış olduğumuz dönem 2022-2023 yılları olduğu için genellikle 2023 seçimleri ile alakalı konuşuyorduk. Görüşmelerimizde Hüseyin’in Seher Hanım’ın manevi oğlu olduğunu bilmiyordum, öz oğlu olduğunu biliyordum. Hüseyin ve Seher Hanım aynı evde yaşamaktaydı. Benim görüşmelerimde Hüseyin, Seher Hanım’a ‘Momy’ şeklinde hitap ederdi. Öz annesi olduğunu düşünmem çok normaldi. Seher Hanım hayatta iken ‘Tele 1’ kanalına kurumsal olarak yardım amacıyla elden maddi yardımda bulunduğu doğrudur. Bu yardımlar da küçük miktardadır. Bu yardımlar muhasebeleştirilip kayıtlara geçer. Anormal bir durum yoktur’’ dedi.

“BENİMLE BİR HUSUMETİ YOKTUR”
Hüseyin Gün’den bu güne kadar hiçbir ad altında para almadığını belirten Yanardağ, “Ya ben yanlış hatırlıyorum ya da kendisi yanlış hatırlıyor. Annesi olarak gördüğü Seher Hanım’ın küçük maddi yardımları olurdu. İfadesinde bahsettiği faaliyetleri ile ilgili hiçbir bilgim yoktur. Necati Özkan isimli şahıs ile alakası nedir bilmiyorum. Hüseyin Gün’ün benimle ilgili neden bu şekilde beyanda bulunduğunu bilemiyorum. Hüseyin Gün’ün benim tanıdığım kadarıyla iftiracı ve yalancı bir karakterde olmadığını düşünüyorum. Benimle bir husumeti yoktur. Bu konudaki tek akla yatkın cevap ya onun ya benim yanlış hatırlıyor olabileceğimdir. Yani Hüseyin’den para alma konusundaki iddialarla ilgili doğru ya da yanlış şeklinde bir cevabım yoktur. Her ne kadar kendisi ile olan Whatsaap konuşmalarımız soruşturma dosyasına kendisinden talimat, emir aldığım şeklinde suçlamaya dönüşmüş ise de kendisiyle olan yazışmalarım normal bir izleyici ile aramdaki sıradan bir yazışmadır. Bu şekilde birçok izleyici bana tepkilerini ve önerilerini ifade eder’’ şeklinde konuştu.
Şüpheli Yanardağ, ifadesinin devamında Hüseyin Gün ile ilgili olan bilgi ve ifade tutanağı üzerine karşılaştığı profile şaşkın olduğunu söyleyerek, “Bu şahıs benimle olan iletişiminde bu tarz izlenim vermemişti. Özellikle yabancı istihbarat servisi çalışanları ile şirket ortağı olmasına çok şaşırdım ancak bugün geriye dönüp baktığımda da bu şahsın benimle olan ilişkisinin bu faaliyetleri dışında olduğunu düşünüyorum. Niyetini okuyamam. Benim ilk gençlik yıllarımdan beri bütün hayatım ve mesleğim emperyalizm ve siyonizme karşı mücadele ile geçti. Ben sol görüşlü ve yurtsever bir gazeteciyim. Ülkemin aleyhine, halkımızın aleyhine herhangi bir faaliyet içeresinde olmam düşünülemez. Bu bana yöneltilebilecek en çirkin suçlama olur, bunu reddediyorum. Sosyalist ve yurtsever bir gazeteci olarak sürdürdüğüm meslek yaşamımda lekelemelere dönük olduğu kanaatindeyim. Bu her şeyden önce kendi hayatıma ihanet etmek olur. Bugüne kadar doğrudan ya da dolaylı bir biçimde belirtilen ilişkiler içinde kesinlikle olmadım. Sonuç olarak büyük bir haksızlıkla karşı karşıya olduğumu düşünüyorum ve serbest bırakılmamı talep ediyorum’’ ifadelerini kullandı.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Kaynak: Mynet










