Site icon Bikonu

Suriye’de Sednaya Hapishanesi’nde işkenceyle suçlanan general yakalandı

Devrik lider Beşar Esad’ın işkence merkezi: Sednaya Hapishanesi…

Suriye’nin devrik lideri Beşar Esad rejiminin muhaliflere yönelik ağır insan hakları ihlalleriyle anılan Sednaya Hapishanesi’nde işlenen suçlarla bağlantılı bir isim daha yakalandı.

İSTİHBARAT BİLGİSİYLE YAKALANDI

Suriye İçişleri Bakanlığı, hapishanede mahkumları infaz etmek ve işkence yapmakla suçlanan General Akram Selum Abdullah’ın sağlanan bir istihbarat sonucu yerinin belirlenip operasyonla gözaltına alındığını duyurdu.

Bakanlık, Abdullah’ın nerede yakalandığına ilişkin bilgi paylaşmadı.

Abdullah’ın 2014-2015 yıllarında Suriye Savunma Bakanlığı’nda, özellikle askeri polis komutanlığı gibi üst düzey görevlerde bulunduğu belirtildi.

ESAD’IN “İNSAN MEZBAHANESİ”

Esad rejiminin Savunma Bakanlığına bağlı Sednaya Askeri Hapishanesi, 2011’de Suriye iç savaşının başlamasıyla gelişen olayların ardından alıkonulan rejim karşıtı göstericilerin tutulduğu ve işkence gördüğü yer olarak biliniyor.

Başkent Şam’a yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan cezaevinde alıkonulan binlerce kişi rejim güçleri tarafından sessiz ve sistematik şekilde öldürüldü.

Uluslararası kuruluşların raporları, rejimin, Sednaya’da “toplu idam” yoluyla yargısız infazlar yaptığını, alıkoyduklarını kasıtlı şekilde insanlık dışı koşullarda tuttuğunu, onlara defalarca işkence yaptığını ve sistematik olarak yiyecek, su, ilaç ve tıbbi bakımdan mahrum bıraktığını ortaya koydu.

HAPİSHANEDEKİ “BEYAZ BİNA” İLE “KIRMIZI BİNA”

Sednaya’daki işkence ve infazlara ilişkin açık kaynaklardan derlenen bilgilere göre, cezaevi yerleşkesinde, “beyaz bina” ve “kırmızı bina” olarak adlandırılan 2 gözaltı tesisi bulunuyor.

“Kırmızı bina”da tutulanların çoğunluğunu 2011’den bu yana alıkonulan siviller oluştururken, “beyaz bina”da ise rejime “sadakatsizlik ettiği” gerekçesiyle alıkonulan subay ve askerler yer aldı.

Tutsaklar, genellikle Şam’ın Mezze bölgesinde bulunan askeri mahkemelerden birinde adaletsiz yargılamalarla karşı karşıya kalmalarının ardından bu binalara transfer edildi.

Eski cezaevi yetkilileri ve tutsakların demeçlerine göre, 2011’den bu yana kırmızı binada tutulan kişilerin çoğunluğunu, Suriye rejiminin kendilerine muhalif gördüğü toplumun her kesiminden siviller oluşturdu.

CEZAEVİ KAPISINDAN GİRER GİRMEZ İŞKENCELER BAŞLIYOR

Sednaya’da bulunmuş olan eski tutsaklar, devrilen rejimin güvenlik güçlerinin çeşitli birimlerinden Sednaya’ya “et dolabı” olarak adlandırılan beyaz kamyonlarla nakledildiklerini anlattı.

Cezaevine vardıklarında, hapishane yetkililerince “hoş geldin partisi” olarak isimlendirilen şiddetli dayağa ve işkenceye maruz kaldıklarını belirten tutsaklar, bu dayaklar sırasında genellikle kafalarına darbe aldıklarını ve bazı arkadaşlarının bu nedenle öldüğünü kaydetti.

TEKME TOKAT “HOŞ GELDİN PARTİSİ”

Bu uygulamayı teyit eden eski bir cezaevi yetkilisi, “Gelen beyaz kamyonun içinde genellikle 50 ila 60 kişi bulunurdu. Bu kişilerin gözleri bağlı olurdu. İki gardiyan aracın yanına gider ve onları kamyondan atmaya başlardı. Yüzüklerini, saatlerini, her şeylerini alırdı. Gardiyanlar isimleri kayıt altına alırken, onları tekmeler ve döverdi.” ifadelerini kullandı.

Alıkonulanların, daha sonra 5 ila 15 kişilik gruplar halinde gardiyanlar arasında “yalnızlar” olarak adlandırılan yeraltı hücrelerine götürüldüğü kaydedildi.

İNFAZ ODASI

Kırmızı binada bulunan binlerce kişi, insanlık dışı koşullarda tutulduktan sonra gizli yargısız infazlarla öldürüldü.

Tutsaklar, genellikle “toplu idam” şeklinde gerçekleşen infazlardan önce Şam’ın El Kabun Mahallesi’nde bulunan Askeri Saha Mahkemesi’nde 1 veya 3 dakika süren “duruşmalarda” ölüme mahkum edildi.

Sednaya yetkilileri, “parti” olarak adlandırdıkları idamları gerçekleştirdikleri gün, tutsakları hücrelerinden sivil bir cezaevine nakledileceklerini söyleyerek topladı. Bunun yerine kırmızı binanın bodrum katında bulunan bir hücreye getirilen tutsaklar, 2 ya da 3 saat boyunca fiziksel şiddete maruz kaldı.

4 YIL BOYUNCA SİSTEMATİK İDAM UYGULAMASI

Tutsaklar, gecenin bir yarısı gözleri bağlanarak kamyonlar ve minibüslerle, beyaz binanın güneydoğu köşesinde bulunan “infaz odasına” götürüldü.

Süreç boyunca kurbanların gözleri bağlı kaldı ve ölüm cezasına çarptırıldıkları kendilerine infaz gerçekleştirilmeden sadece birkaç dakika önce söylendi.

Raporlarda, 2011 ile 2015 yılları arasında her hafta, bazen de iki haftada bir yaklaşık 50 kişinin asıldığı kaydedildi.

CESETLER TOPLU MEZARLARA GÖMÜLDÜ

İnfaz gerçekleştirildikten sonra kurbanların cesetleri kamyonlara yüklendi ve kayıt tutulması için Şam’daki Tişrin Askeri Hastanesi’ne taşındı.

Sednaya’daki eski cezaevi yetkilileri ile Tişrin Hastanesi’nde görevli doktorlara göre, bu tıbbi raporlarda ve ölüm belgelerinde ölüm nedeni olarak ya kalp ya da solunum yetmezliği gösterildi.

Ölümleri hastanede kayıt altına alındıktan sonra cesetler, Tişrin’deki morga ve oradan da toplu mezarlara gönderildi.

Bu mezarlar, Suveyda ile Şam arasındaki ana yol üzerinde bulunan Najha köyü ve Şam yakınlarındaki askeri arazilerde yer alıyor.

Kaynak: ensonhaber.com

Exit mobile version