Bikonu

Şeker değil ‘zehir’ tüketiyoruz: Nişastayı yiyeceklerimize kim neden koydu? Şeker değil ‘zehir’ tüketiyoruz: Nişastayı yiyeceklerimize kim neden koydu?

Nişasta doğal olarak tatlı madde değil, fabrikalarda ona tatlılık kazandıracak bir ton işlem uygulanıyor.

Nişasta doğal olarak tatlı madde değil, fabrikalarda ona tatlılık kazandıracak bir ton işlem uygulanıyor.

Nişasta bazlı şekerler, özellikle yüksek fruktozlu mısır şurubu, modern beslenmenin gizli tehlikesi haline geldi. Sofra şekerinden farklı olarak nişastada, glukoz ve fruktoz serbest halde bulunduğu için hızla kana karışıyor, insülini uyarmıyor ve tokluk hissi yaratmıyor. Bu da fazla yeme, obezite, insülin direnci ve tip 2 diyabet riskini artırıyor. Fabrikalar ucuz nişastayı işleyip tatlı ürünlere dönüştürürken, insanların sağlığını göz ardı ediyor; kapitalist gıda endüstrisi kâr için metabolik bozulmayı teşvik ediyor.

Sofra şekeri veya çay şekeri olarak bilinen sakkaroz (sukroz) %50 glikoz ve %50 fruktozdan oluşuyor.

sofra şekerinden sonra ikinci büyük kullanım payına sahip tatlandırıcı türü ise nişasta bazlı şekerler.

Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu olarak da bilinen bu şeker, en çok ve ucuz olarak mısırdan, ayrıca patates, buğday, kasava (tapioka) gibi bitkilerden elde ediliyor.

Nişasta bazlı şekerin içeriğinde değişen oranlarda fruktoz ve glukoz bulunuyor. (%58 glikoz-%42 fruktoz veya %45 glikoz-%55 fruktoz)

Fruktoz, insülini yeterince uyarmadığı için tokluk hissi oluşmuyor; kişi daha çok yer ve bu da uzun vadede insülin direnci, obezite ve tip 2 diyabet gelişimini tetikliyor.

Bu kimyasal dönüştürmeler sırasında nişasta, gıdalarımıza katılan şeker benzeri bileşenlere dönüştürülüyor.

Peki, bu ‘tatlı zehir’ nasıl ortaya çıktı?

İlk olarak 19. yüzyılda nişastanın asit veya enzimlerle parçalanarak glikoza dönüştürülebileceği keşfedildi. 1950’lerde endüstride enzim kullanımı ile nişastadan fruktoz oranı yüksek şuruplar üretilebildi.

Bu yöntem, şeker kamışı veya pancarı yerine ucuz ve bol bulunan nişastadan tatlı ürünler elde etmeyi sağladı. Yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS), glikoz ve fruktoz karışımı olup, içecekler ve işlenmiş gıdalarda şeker yerine yaygın kullanıldı.

Kapitalizmin hakim olduğu bir düzende insanların çıkarları öne çıksa da, paketlenmiş gıra sektörü kapitalizmi çok daha sert ve yaygın bir hâle getirdi.

  • Meksika — Tam yasak yok; ithalat vergileri, düzenlemeler ve şekerli içecek vergileri HFCS kullanımını dolaylı olarak sınırlıyor.

  • Japonya — HFCS kullanımı düzenlemelere ve standartlara tabi; etiketleme ve üretim standartları var.

  • Çin — HFCS serbest; ancak gıda güvenliği ve etiketleme kurallarıyla denetleniyor.

  • Kanada — Serbest; ABD’ye benzer şekilde HFCS kullanılabiliyor.

  • Avustralya / Yeni Zelanda — HFCS kullanımı yaygın değil; çoğunlukla şeker tercih ediliyor.

  • Hindistan — HFCS ithalatında yüksek vergiler ve dolaylı kısıtlamalar var; yerel şekercilik tercih ediliyor.

  • Brezilya — HFCS serbest; ancak halk sağlığı politikaları ve işlenmiş gıda düzenlemeleri kullanımını etkiliyor.

  • Rusya, Güney Afrika, Endonezya — Genelde serbest; yerel tarım politikalarına ve tüketici tercihlerine göre kullanım değişiyor.

  • #Nişasta

    #Şeker

    #Glukz

    #Fruktoz

    #ABD

    #Türkiye

    Kaynak: Yeni Safak – Aktüel

    Exit mobile version