Site icon Bikonu

Bülent Arınç: Gerekirse İmralı’ya ben gider Öcalan’la görüşürüm

TBMM Eski Başkanı Bülent Arınç, gündeme damga vuran çıkışlarına devam ediyor.

Uzun aralıklarla ekran önüne çıksa da Arınç, söylemleriyle dikkat çekiyor.

Bu kapsamda Bülent Arınç, TV5’te konuk olduğu programda, Terörsüz Türkiye sürecini değerlendirdi.

“KOMİSYONUN İMRALI’YA GİTMESİNDE MAHSUR YOK, GİTMELİ”

Arınç, “Bu aşılması gereken bir konudur. Bence grubu bulunan partilerden birer kişinin İmralı’ya gitmesinde hiçbir mahsur yok. Bu çok iyi olur. Çünkü muhatap Öcalan ise ona hangi sıfatı koyarsanız koyun onun açtığı yoldan, verdiği beyannamelerden yola çıkarak bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz.

“ÖCALAN’IN BİRİNCİ AĞIZDAN DİNLENMESİNDE FAYDA VAR”

O adamın yazdıklarını, söylediklerini kabul ediyorsunuz da kendisiniyle görüşmekten mi kaçınıyorsunuz. Kaldı ki Bahçeli onun Meclis’e gelmesini teklif etmişti, hepimiz şaşırmıştık. E şimdi bu geldiğimiz süreçte onun birinci ağızdan dinlenmesinde fayda var. Ama nasıl gider? Bal gibi gider. 

“KALIPLAR İÇİNDE KALIRSANIZ SÜREÇ BERBAT OLUR”

Adamın varlığını kabul ediyorsunuz, adama şunu söyle diyorsunuz o daha fazlasını söylüyor ondan sonra gitsin görüşsünler mi… Bu kalıplar içinde kaldığınız sürece bu sürecin sonu berbat olur.

“ESKİ KABULLERİ BİR KENERA BIRAKIN, ÇEKİNMEYİN, KORKMAYIN”

Nasıl Bahçeli yukardan başlattıysa bu işi, eskiye ait bütün kabulleri bir kenara atacaksınız. Biz bunu bitirmek için her şeyi yapacağız ama Meclis’te yapacağız diyeceksiniz. çekinmeyin korkmayın onun bunun kınamasına aldırış etmeyin.”

“GEREKİRSE İMRALI’YA BEN GİDERİM”

Son günlerde kurulan komisyonun İmralı’da Öcalan ile görüşüp görüşmeyeceği üzerinden devam eden tartışmalara değinen Arınç, barışın risk almadan gelmeyeceğine dikkat çekerek gerekirse kendisinin İmralı’ya gidebileceğini söyledi.

KAPSAMLI ADİL BİR GENEL AF

Arınç, konuk olduğu programa ilişkin bir paylaşım yaparak şunları söyledi:

“Geçtiğimiz günlerde TV5 ekranlarında Oğuz İlgiç’in konuğu oldum. Bu yayında; İsrail’in küresel Sumud Filosu’na gösterdiği terörist tavrı, Hamas ile İsrail arasında imzalanan ateşkes anlaşmasını, Türkiye’de başlayan “Terörsüz Türkiye” sürecini, genel af tartışmalarını ve İmralı’ya olası bir ziyaretin gerekliliğini konuştuk.

Türkiye’de gündem hızla değişiyor. Ancak bazı meseleler var ki, bunları çözmeden gerçek bir toplumsal barışa ulaşmamız mümkün değil. Ben, bu tür derin sorunların üstesinden gelebilmemiz için somut, cesur ve hızlı adımların atılması gerektiğine inanıyorum. Örneğin, genel af konusunda yıllardır dile getirdiğim gibi:

Yargıdaki hak ihlallerini, toplumsal huzursuzluğu ve cezaevlerindeki tıkanıklığı giderebilecek tek adım, kapsamı belirli, adil bir genel af düzenlemesidir.

Bu, sadece hukukî değil, insanî bir zorunluluktur. Çünkü adaletin geciktiği yerde devletin merhameti konuşmalıdır.

Bununla bağlantılı olarak, Umut Hakkı konusu da uluslararası hukukta önemli bir ilkedir.

Bu kavram, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarıyla ortaya konmuş olup, ömür boyu hapis cezasına mahkûm edilen kişilere belli bir süre sonunda yeniden değerlendirilme imkânı tanınmasını öngörür.

Uygulama, suçun niteliğine bakılmaksızın, tüm müebbet hapis mahkûmları için geçerli bir çerçeve tanımlar.

Dolayısıyla bu konu, bireylerin affı veya aklanması değil; devletin kendi hukuk düzeni içinde evrensel standartlarla uyumlu hareket etmesi meselesidir.

Bu kapsamda, Öcalan da diğer müebbet hapis mahkûmları gibi bu hak kategorisi içinde değerlendirilebilir.

Aynı şekilde, yıllardır çözülemeyen terör meselesinin kalıcı çözümü için de gerçek bir diyalog ve cesaret gereklidir. Programda da ifade ettim:

“RİSK ALINMAZSA BAŞARI GELMEZ”

Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oluşturduğu komisyon, süreci sağlıklı yürütmek istiyorsa, Abdullah Öcalan’ın İmralı’da doğrudan dinlenmesi gerekir.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin bu konudaki cesur çıkışına ben de katılıyorum. Bugün hâlâ PKK üzerindeki fiili etki alanı devam eden bir figürle konuşmadan, sadece onun açıklamalarına dolaylı biçimde atıf yaparak ilerleme kaydedemeyiz. Doğrudan konuşmak, dinlemek ve bunun sonucunu şeffaf şekilde kamuoyuyla paylaşmak gerekir.

Kaçınmak, görmezden gelmek, “duymadım” demek çözüm getirmez. Bu görüşme, sürecin ahlaki ve siyasi sorumluluğunu taşıyan kurumların nezaretinde yapılmalıdır.

Röportajda da belirttiğim üzere, bu ziyaretin milletvekillerinin siyasi partilerden birer temsilci olacak şekilde yapılması mümkündür. Eğer milletvekillerinin bu ziyareti uygun görülmüyorsa, bu durumda toplumun her kesimi tarafından saygı gören, objektifliğiyle tanınan, geçmişte devlet hizmetinde bulunmuş veya akademik itibar sahibi kişiler görevlendirilebilir. Bu insanlar, devlet adamlığı vasfına sahip olmalı, geçmişteki çalışmalarıyla güven kazanmış olmalıdır. Çünkü barışın dili, inandırıcılıkla başlar.

Ve son olarak şunu açıkça söylüyorum:

Risk alınmazsa başarı da gelmez.

Başarı için risk almak gerekir.

Eğer kimse bu konuda gönüllü olmazsa, gerekirse İmralı’ya ben gider, Öcalan’la görüşürüm.

Görüşmenin tüm detaylarını da ister Meclis Komisyonu’yla, ister kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşırım.

Çünkü bu ülke, susarak değil; konuşarak, yüzleşerek, çözerek büyüyecek.”

Kaynak: ensonhaber.com

Exit mobile version