Site icon Bikonu

Akne tedavisinde koruyucu hekimlik önem taşıyor: Yeni nesil yöntemlerle etkili sonuçlar Akne tedavisinde koruyucu hekimlik önem taşıyor: Yeni nesil yöntemlerle etkili sonuçlar

Akne, özellikle 15-45 yaş arası bireylerde en sık görülen cilt sorunlarından biri olarak hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabiliyor.

Her aknede iz kalmasa da, şiddetli iltihaplı akneler deride çöküntü (atrofik skatris) veya kabarıklıklara (hipertrofik skatris, keloid) yol açabiliyor. Günümüzde mikro iğneleme, kimyasal peelingler, fraksiyonel lazerler, altın iğne, eksozom ve kök hücre gibi pek çok tedavi yöntemi akne izlerinde kullanılabiliyor.

“İZLER BAŞLADIKTAN SONRA GERİ DÖNÜŞ HER ZAMAN MÜMKÜN OLMAYABİLİR”

Öncelikle hastanın bilinçli olması gerektiğini vurgulayan Prof. Balevi, “Akne en sık 15-45 yaş grubunda görülen ‘akne vulgaris’ tipidir ve çoğumuzun hayatımızın bir döneminde karşılaştığı bir durumdur. Eğer akne iz bırakmaya başlamışsa, deride ufak çökmeler, sert nodüller, kistler veya akıntılı lezyonlar oluşuyorsa; ‘krem sürelim, bitkisel ürün kullanalım, çeşitli merkezlerde rastgele tedaviler deneyelim’ yaklaşımı doğru değildir. Böyle bir durumda mutlaka bir dermatolog tarafından takip edilmek gerekir. Gerekirse sistemik antibiyotikler veya sistemik izotretinoin tedavileri uygulanabilir. Bu ilaçlardan kaçınmamak, doğru hekim takibinde kullanmaktan çekinmemek önemlidir. Çünkü izler başladıktan ve ilerledikten sonra geri dönüş her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle en baştan bilinçli olmak gerekir.” ifadelerini kullandı.