

Jeanne d’Arc, Fransa‘nın küçük bir köyünde dünyaya gelmiş, akıllı ve yetenekli bir kızdı. Fransa’nın İngiliz işgalinde olduğu 1400’lü yıllarda Kral VII. Charles’a giderek bakire Meryem’in onunla konuştuğunu, Orleans şehri ve Fransa’yı kurtarması ve ona bir kral vermesini istediğini söyledi.
d’Arc’ın saflığı ve temizliği Kral Charles’ı etkilemiş olacak ki, ona bir şans verdi. Ortaçağ’da bir kadın olarak zırhını giydi ve tıpkı erkek gibi orduya katıldı. İlk zamanlar kimse ona inanmadı ancak o herkesi şaşırtmayı bildi.
Kendinden büyük inancı ile 1429’da sancağıyla şehre ulaştı. Sadece günler sonra Orleans Kuşatmasını kaldırdı ve Reims şehrini kurtardı. Böylece Jeanne d’Arc, Fransa’ya bir zafer kazandırmış, ülkenin varlığını korumuştu. Genç kızın zaferi sayesinde VII Charles, mutlak hükümdar olarak taç kuşandı.
Zaferler peş peşe gelmiş, yetenekli d’Arc’ın başarıları Yüz Yıl Savaşları’nın Fransa lehine son bulmasının önünü açmıştı. Ancak zaferler uzun sürmedi, 1430’lu yıllarda art arda gelen yenilgiler sonrasında Jeanne d’Arc’a inanç da zayıflar. Bir sefer sırasında İngilizlere esir düşer.
Fransa’yı yıkılmanın eşiğinden döndüren, orduya umut ve cesaret aşılayan Jeanne d’Arc, Engizisyon mahkemesine çıkar. Bir zamanın kahramanı olarak görülen genç kız, Tanrı ile konuştuğu için kafirlikle suçlandı. Kahinlik, erkek kıyafetleri giyerek Tanrı’nın yarattığı bedende başka bir cinsiyeti aramak, aile onurunu zedelemek, kafirlik yağmak gibi suçlardan yargılandı.
d’Arc henüz 19 yaşındayken 1431 yılında kazığa bağlanarak yakılarak öldürüldü.
25 yıl sonra yeniden yargılanan küçük köylü kızı, bu defa suçsuz bulundu. Fakat yüzyıllar sonra bir hamle gelir.
d’arc’ın suçsuzluğu Katolik Kilisesi tarafından anlaşılır ve itibarı iade edilir. Sonunda Jeanne d’Arc 1920 yılında ”Azize” ilan edilir.
Kaynak: NTV