Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği, Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı, Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na katıldı.
“Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Mustafa Işık, komisyonda yaptığı konuşmada, dernek başkanı olmasının yanı sıra bir gazi olarak da konuştuğunu belirtti.
Işık, sürecin hız kazanması ve siyasilerin yaptığı açıklamalar sonrası, bazı şehit aileleri ve gazilerin sert eylemlere yönelmek istediğini belirterek, “Şehit tabutlarını siyasi partilerin önüne bırakmak isteyen şehit aileleri, madalyalarını ve protezlerini iade etmek isteyen gaziler vardı. Bir çaba göstererek ortamı ılımlı hale getirdik.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Samsun’da yaptığı konuşmayı hatırlatan Işık, şöyle konuştu:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘şehit ailelerimiz ve gazilerimiz içini ferah tutsunlar. Onları üzecek, incitecek hiçbir şey yapmadık, yapmayacağız’ demesi yüreklere su serpmiş, bizler tarafından da teminat olarak görülmüştür. Aylardır süren tartışmalar boyunca vakur duruşumuzu bozmadan devletimize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza güvenerek sürecin olgunlaşmasını bekledik. Konunun doğrudan tarafı şehit yakını ve gaziler olarak geçen hafta Ankara’da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımızın öncülüğünde bir araya geldik. Devlet büyüklerimiz ve siyasi partilerin temsilcileriyle görüştük. Süreci kendilerinden dinleme fırsatı bulduk. Süreç ile ilgili şehit ailelerimiz ve gazilerimizin endişelerini, kırmızı çizgilerini dile getirdik.”
“PKK‘NIN SADECE SİLAH BIRAKMASI YETMEZ”
Süreçte en büyük hatanın kullanılan dilde olduğunu söyleyen Işık, yanlış kavramların toplumumuzun zihninde kırılmalara neden olduğunu belirtti.
Işık, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu mücadele hiçbir zaman etnik gruplar arasında değil, devletimiz ile eli kanlı bir terör örgütü arasındaydı. Zaten Kürt kökenli vatandaşlarımız da terör karşısında devletimizin yanında durmaktadır. İşte bu nedenle bizler şehitlerimizi toprağa verdiğimiz en acılı günümüzde bile ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’, ‘Türk, Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir’ diye haykırarak kardeşlik vurgusu yapan bir milletiz. Terörist başının bu kardeşliğin farkına varması ve örgütüne silah bıraktırması bu minvalde önemlidir. Ama şunu da ifade edelim ki bir terörist başını Kürtlerin tek temsilcisi gibi göstermek bu kardeşliğe zarar vermektedir.”
Devletin büyük bir kararlılık ve azimle sürdürdüğü terörle mücadele sonucunda terör örgütü PKK’nın silah bırakmak zorunda kaldığını belirten Işık, terör örgütünün uzantılarının, silah bırakmadığı ve terör faaliyetlerini sürdürdüğü sürece sadece PKK’nın silah bırakmasının bir anlamı olmayacağını vurguladı.
Terörsüz Türkiye yolunda şehit aileleri ve gazilerin her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduğunu söyleyen Işık, “Ancak siyasi hesaplar milli çıkarların önüne geçmemeli. Hesabi değil, hasbi bir anlayış gösterilerek iç cephe güçlendirilmelidir. “dedi.
Işık, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda şehit yakınları ve gazilerin daimi temsil edilmesini istediklerini belirterek “Bir gün değil, tüm komisyon görüşmelerinde yer almak, karar sürecinde bulunmak istiyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mektubunda yer alan, “Bu sürecin hiçbir noktasında pazarlığa, müzakereye, tavize, gizli ve süfli görüşmelere yer verilmemiştir. Bundan sonra da verilmeyecektir. Şehitlerimizin aziz ruhlarını muazzep edecek, şehit ailelerimizi ve gazilerimizi incitecek hiçbir adım atılmamıştır ve atılmayacaktır” sözlerini devletin teminatı olarak kabul ettiklerini söyleyen Işık, “Yaptığımız görüşmelerde terörist başı Öcalan asla yerinden kımıldamayacak, terör eylemine katılanlar cezasız kalmayacak, sokaklarda ellerini kollarını sallayarak dolaşamayacaktır sözü verilmesi üzerine şehit ailelerimizin ve gazilerimizin ortak arzusunun terörden arındırılmış terörsüz Türkiye olduğunu kamuoyuna açıkladık. Burada da ikrar ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“TERÖRLE MÜCADELE 85 MİLYON İNSANIMIZIN ORTAK DAVASI OLMALIDIR”
Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Lokman Aylar ise birlik olmadan terörün bitmeyeceğini kaydederek, “Terörle mücadele yalnızca askerimizin ve polisimizin meselesi değildir. Terörle mücadele 85 milyon insanımızın ortak davası olmalıdır. Terör tüm Türkiye’yi hedef almaktadır. Terör ile yalnızca dağlarda, sınır ötesinde değil aynı zamanda şehirlerimizde, sosyal medyada, okullarda hatta zihinlerimizde mücadele edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun yaptığı çalışma son derece kıymetli ve ülkemizin geleceği için önemlidir. En güçlü silahımız birliğimiz. Türk’ün, Kürt’ün, Laz’ın, Çerkez’in, Alevi’nin, Sünni’nin kardeşliğidir. Biz birbirimize sahip çıktıkça terör aramıza giremeyecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Terörsüz Türkiye” sürecini sonuna kadar desteklediklerini vurgulayan Aylar, eline silah alan tüm terör örgütü mensuplarının yargı karşısına çıkması gerektiğini ifade etti.
Aylar, eline silah almamış, kandırılmış ve dağa kaçırılmış gençlerin rehabilite edilmesinde sakınca görmediklerini kaydederek, “Genel af, terör örgütü elebaşının serbest bırakılması gibi talepler asla kabul edilemez. Şehit ailelerimizin özellikle bu konuda hassasiyetlerinin bulunduğunun bilinmesi gerekmektedir. Çünkü terör örgütü elebaşı tüm terör suçlarından aslında sorumludur. Biz de bu konuda çok hassasız.” ifadelerini kullandı.
Sürecin başladığı ilk günlerde tepkilerin yüksek olduğunu anlatan Aylar, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla sürece desteğin gün geçtikçe arttığını aktardı.
Kendisinin 1996’da Hakkari Çukurca’da yaralandığını belirten Aylar, bir böbreğini ve bir gözünü kaybettiğini söyledi. Protez gözünü çıkaran Aylar, “Biz bedelini ödediğimiz vatanda yaşıyoruz. Hiç kimse bizim adımıza konuşmasın. Biz ne söylediğimizi ne söyleyebileceğimizi gayet bilmiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımıza, sayın devlet büyüklerimize güvenimiz tam. Sürece tam destek veriyoruz. Sürecin yanındayız. Yanında duracağız. Çünkü Terörsüz Türkiye bizim idealimizdir. Çocuklarımıza, gençlerimize mutlu, huzurlu bir Türkiye Cumhuriyeti bırakmak hepimizin boynunun borcudur.” dedi.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE, HEPİMİZİN ORTAK ARZUSU”
Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bilge Gürs, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde babasını ve eşini şehit verdiğini, 2 kız kardeşinin de gazi olduğunu aktardı.
Gürs, bugün burada bu tarihi komisyonda, Terörsüz Türkiye için atılan adımları desteklemek, bu yolda şehit yakınları ve gazilerin sesini duyurmak amacıyla bulunduklarını belirterek, “Terörsüz Türkiye, hepimizin ortak arzusu ve en büyük idealidir. Bu süreç, sadece devletin değil, tüm toplumun ortak çabasıyla başarıya ulaşacaktır. Bu süreçte şehit aileleri ve gazilerimizin desteği, en güçlü teminatımızdır.” diye konuştu.
Terörist faaliyetlerin, bu ülkenin düşmanı ülkelerin maşalarının eylemleri olduğunu ifade eden Gürs, “Eğer terör başarılı olacaksa, bu devlet bölünecek, ezanımız susacaksa, şehit kızı, eşi, annesi, babası olmamızın, gazi olmamızın ne anlamı var?” dedi.
“ŞEHİT AİLELERİMİZİ VE GAZİLERİMİZİ RENCİDE EDECEK DAVRANIŞLARDAN UZAK DURULMALIDIR”
Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Abdurrahman Yılmaz da terörün bitirilmesi konusunda ciddi bir iradenin konulmasından memnuniyet duyduklarını söyledi.
Terör örgütünün fesih kararı alması ve örgüt mensuplarının silah bırakacağının bildirmesinin önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, “PKK terör örgütünün, silah bırakmasıyla ilgili yeni bir dönem başlamıştır. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi, sağduyulu stratejik ve tavizsiz bir şekilde gerçeğe dönüşmelidir.” dedi.
PKK terör örgütüne karşı toplumsal dayanışma, güçlü istihbarat, askeri caydırıcılık ve siyasi kararlılık ilkelerini esas alarak sorunun çözülmesi gerektiğine işaret eden Yılmaz, “Ülkemiz ‘Terörsüz Türkiye’ ile en temel sorununu çözerse daha güçlü, bölgede daha huzurlu bir ortam oluşmuş olur. Bunun için PKK terör örgütünün tüm unsurlarının silah bırakması önem arz etmektedir.” diye konuştu.
Süreçte, bu alanda çalışmış bilim insanları ve bu sürece katkı sunabilecek sivil toplum kuruluşlarından da destek alınması gerektiğini belirten Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“Terörsüz Türkiye’nin devlet projesi olarak ele alınması bizi sevindirmiştir. Komisyonun, dış gelişmeleri de dikkate alarak bu işin suiistimal risklerini hesaba katarak bir an önce gerekli yasal düzenlemeleri yapması elzemdir. Bu tarihi sorumluluğu başarıyla tamamladığımızda Türkiye’nin 2. yüzyılı inşallah kardeşlik yüzyılı olur. Ancak yasal düzenlemeler yapılırken şehit ailelerimizi ve gazilerimizi rencide edecek tutum ve davranışlardan uzak durulmalıdır.”
“ONLARIN DA EN BÜYÜK HAYALİ TERÖRSÜZ TÜRKİYE’DE YAŞAMAK”
Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Beyazıt Yumuk da bölücü terör örgütü PKK mensuplarının 11 Temmuz’da silahlarını yaktığı görüntülerin Türkiye’nin yanı sıra dünyanın her yerinde izlendiğini söyledi.
Türkiye’nin barış adına geri dönülemez bir yola girdiğini belirten Yumuk, “Temsili silah bırakma ya da yakma eylemleri barış inşa süreçlerinin en güçlü adımıdır. Genelde dünyada terör örgütleri ‘önce reform, sonra silah bırakma’ der. Görüyoruz ki devletimiz bu sürecin başlangıcında silah bırakmayı şart koşarak ilk başarısını elde etti. Biz bu sürecin çok hızlı bir şekilde ilerlemesini temenni ediyoruz.” diye konuştu.
Yumuk, “Terörsüz Türkiye” sürecini baltalamak isteyen provokatörlerin olabileceğini ifade ederek, bu konuda aklıselim davrandıklarını ve süreci olgunlukla izlediklerini dile getirdi.
Herkes gibi kendilerinin de ocaklara ateş düşmesini istemediğini aktaran Yumuk, şöyle devam etti:
“Bir Mehmet’imizin, bir Kürt vatandaşımızın, bir Aybüke öğretmenimizin burnu bile kanamasın, ayaklarına taş değmesin istiyoruz. Terörsüz barış ortamı sadece bölgede görev alan memur ve askerlerimiz için değil aynı zamanda burada yaşayan tüm halkımız için de çok önemli. Artık anaların yüreği dağlanmasın, çocuklar babalarının tabutlarına sarılmasın.”
Yumuk, süreci çok anlamlı bulduklarını ancak kırmızı çizgilerinin de olduğunu belirterek, “Birincisi şehitlerimizin ruhu incinmesin, gazilerimizin ve yakınlarının gururu kırılmasın istiyoruz. Teröre hizmet etmiş kişilerin, Türk Ceza Kanunu’na göre cezalarını çekerek topluma kazandırma süreci geçirmeleri gerekiyor. Bu konuda somut adımlar görmek hepimizin biraz olsun kalbini ferahlatacaktır.” dedi.
Meclis’e gelmeden önce şehit aileleri ve gazilerin görüşlerini aldıklarını anlatan Yumuk, “Onların da en büyük hayalleri ve arzuları terörsüz Türkiye’de yaşamak.” ifadesini kullandı.
Yumuk, “İkinci önemli kırmızı çizgimiz PKK terör örgütünün lider kadrosunun toplum hayatına katılmasının engellenmesi, binlerce masum insanı katleden bu kişilerin cezalarını çekmeleridir.” dedi.
Kaynak: AA
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Kaynak: Mynet