Murat Ülker yazdı: Reklamların kararlarımız üzerindeki gizli etkisi Murat Ülker yazdı: Reklamların kararlarımız üzerindeki gizli etkisi

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, kişisel internet sitesinde yayınladığı ‘Bilinçaltını Ayartmak’ başlıklı yazısında, reklamların bilinçaltını nasıl yönlendirdiğini anlattı.

Dr. Heath “Bilinçaltını Ayartmak” adlı eserinde reklamların günlük alışveriş kararlarımıza etkisini ve bizim bunun ne kadar az farkında olduğumuzu gösteriyor. Neden en başarılı addedilen reklam kampanyaları sevdiğimiz veya nefret ettiğimiz ya da ilginç veya yeni mesajlar içeren kampanyalar olmuyor, bilakis davranışlarımızı etkileyebilen kampanyaların bize zahmetsizce ulaşan ve biz farkında olmadan bizi ikna edenler olduğunu açıklıyor. Tezi, bilişsel bilim ve evrimsel psikoloji arasında yapılan uzun bir yolculuğa ve insan zihninin nasıl çalıştığına dair sağlam bir kavrayışa dayanıyor. Dr. Heath ikna ile ilgili dört farklı modeli ele alıyor:

  1. Geleneksel ikna etmek modelinde (AIDA), reklamlar ilgi çekiyor ve bir veya daha çok ikna edici mesaj iletiyor. Bu mesajlar markaya dair inanışları değiştiriyor, bu değişim ise tutumları ve davranışları değiştirerek markanın satın alınmasını sağlıyor.

  2. Krugman’ın Düşük İlginlik (Involvement) Modeli reklamların büyük oranda düşük dikkat düzeylerinde işe yaradığını ve ikna edici mesajların işe yaramadığını ileri sürüyor. Bu modeldeki sorun, mesajların işlenmemesi durumunda reklamların tutumları ve inanışları nasıl etkilediğini açıklayamaması oluyor. Burada gerçekleşecek herhangi bir tutum değişimi oldukça düşük seviyede oluyor.

  3. Ehrenberg’in Pekiştirme Modeli, temel değişimlerin ürünün kullanımından sonra oluşabileceğini iddia ediyor. Ehrenberg’in modelinde markanın kullanımı markayla ilgili inanışlarda ciddi değişikliklere yol açıyor, dolayısıyla reklamların düşük dikkat düzeylerinde işe yaradığını ileri sürüyor. Bu model reklamların mevcut marka ile ilişkili tutumları kuvvetlendirdiğini iddia ediyor.

  4. Petty’nin ve Cacioppo’nun Detaylandırma Olabilirliği Modeli, ikna ve düşük ilginlik modellerinin bir bileşimi. Genelde büyük oranda ikna modelindeki gibi işliyor ve tutumlarda ve inanışlarda anlamlı değişimler oluşturuyor. Özelde ise Krugman’ın düşük ilginlik modeline benzer biçimde işliyor ve kısa vadeli ve düşük düzeyde değişikliklere yol açıyor.

“bu benimle ilgili değil”

diyorsa reklamın etkisi çok düşük olur, diye anlatıyorlar.

Reklamlar Nasıl Gelişti?

Şirketler satın alınmasını istedikleri ürünleri ya da hizmetleri olduğu için reklam yapıyor. On sekizinci yüzyıla kadar reklam pek kullanılmıyor. Fakat daha sonra televizyonun icadıyla sabit resimler yerine hareketli görüntüler ve aksiyonla zenginleştirilmiş reklamların daha ilgi çekici olduğu düşünülüyor. Sonra Şubat 2003’te beklenmedik bir araştırmayla her şey değişiyor. London Business School’un (LBS) yürüttüğü, evlere yerleştirilen kameralarla gerçekleştirilmiş bir araştırmada izleyicilerin, pazarlamacıları üzecek şekilde, bu reklamları çok nadir izledikleri ortaya konuyor.

Sorun, İkna Modeli’nin tutumları değiştirmek konusunda en güçlü model olmasına rağmen, aynı zamanda en az sürdürülebilir model olmasıdır. İzleyiciler ikna edici mesajların bize ulaşması için yeteri kadar dikkatli değiller. Ama Düşük İlginlik veya Ehrenberg’in Pekiştirme Modeli de geleneksel İkna Modeli’nden daha etkili değil!

Otomatik yani dikkat dışı öğrenmek

Örtülü öğrenmek:

Dikkatten bağımsız gerçekleşiyor ve devamlıdır. Bunun zayıf olan yanı ise işler bellekle ilişkili olmayışı, bu nedenle de yorumlamak ve analiz için kullanılamaz oluşudur.

Öğrenim süreci sırasında üç ayrı zihinsel etkinlik oluyor.

Olguları analiz ederek yorumladığımız analiz süreci

Bu bir ikilemdir:

En önemlisi, reklamcılık açısından bir duyguyu oluşturmak için illa gerçek zamanlı duygusal açıdan yetkin uyaran yani bir ECS gerekmediğini, bu duygunun eylemsel bellekten (otopilot bellek, düşünmeden yapılanlar) de geri getirilebildiğini söylüyor. Dikkati başka yerde iken bir reklama maruz kalan izleyicinin yarı bilinçli hisleri tekrarla güçlenebiliyor, koşullanma yoluyla ilişkinin hafızada kaybolup gitmesi engellenebiliyor.

Özetle, bu teori bir şeyleri onları öğrendiğimizin hiç farkında bile olmadan nasıl bildiğimizi ve hissettiğimizi açıklıyor. Bir uyaranın beyinde duygusal işlenmesi örtülü biçimde aktif ya da pasif işlemeden önce gerçekleşiyor. Bunun anlamı otomatik işleme ve örtülü öğrenme süreçleri reklamlardaki duygusal içeriğin işlenmesinden ve reklama karşı duygularımızın şekillenmesinden sorumlu demektir. Robert Heath de kitabında, Dennett’in çoklu taslak teorisinden yararlanarak bireyde bilincin öğrenim ile nasıl etkileştiğini ortaya koyuyor:

Bu şekilde izleyiciye reklam yoluyla markaya dair olumlu hisler aşılamak kabil olsa gerek!

Kararlar ve İlişkiler: Bilinçaltı Baştan Çıkarmak Modeli

António Damásio, algısal deneyimlerle kazanılan işaretleyicileri “somatik işaretleyiciler” (duygusal deneyimlerin bedenimizdeki fizyolojik izleri) olarak adlandırıyor. Somatik işaretleyiciler, belirli senaryoların gelecekteki sonuçlarını tahmin etmek için kullanılan öğrenilmiş özel his anlarıdır. Olumsuz bir somatik işaretleyici gelecekteki belirli bir sonuçla eşleştirildiğinde bu bileşim bir alarm zili görevi görüyor. Olumlu bir somatik işaretleyici ise istek uyandıran bir işaret olarak değerlendiriliyor. Damasio hayatımız boyunca sürekli olarak bu işaretleyicileri oluşturup durduğumuza; fakat bu işaretleyicilerin ya da etkilerinin genellikle farkında olmadığımıza inanıyor. Somatik işaretleyiciler bazen bilince girmeden işlev görüyor ve bir sanki etkisi oluşturuyor. Kararlar rasyonel zihnimizden gelmesine rağmen pratikte duygumuz tarafından yönlendiriliyor; bu etki ifade edilebilir bir his olmak zorunda değil ve neredeyse her zaman örtülüdür. Bilinçaltımızda saklı işaretleyiciler farkında olmadan reklamlardan etkilenmemizi sağlıyor.

Her şey duygusal bir meta iletişim içeriğiyle başlıyor. Bu reklam boyunca mevcut olan ve markayla ilgili hislerimizi etkileyen bir duygu olabileceği gibi reklamın bir bölümüne iliştirilmiş ve markayla ilişkili duygusal değerler de olabiliyor.

Reklam duygularımızı ne kadar fazla etkilerse markayla ilgili olumlu hisler oluşturması ve marka bağlılığını geliştirmesi de o kadar kolay oluyor. Bu şartlı ilişkilendirmeler ve olumlu ilişkiler söz konusu markayla ilgili daha iyi hislere sahip olmamızı sağlıyor.

Özetle marka bağlantılı tutumlar iki gruba ayrılır

Aleni yani farkında olunan, hatırlanabilir.

Davranış değişiklikleri de ikiye ayrılıyor

Aleni davranış değişikliklerine ve rasyonel davranışlara yönelik karşı iddialar oluşturulabilecek, duygularımızla uyumlu olmayan kararlar alamayız. Ama örtülü tutum değişikliklerine ve önsezisel davranışlara karşı kendimizi savunmamız neredeyse olanaksızdır. Örtülü tutum değişikliğinde tutumumuzun değiştiğini anlamamız, bu bize birisi tarafından açıkça söylenmedikçe mümkün olmaz. Önsezili davranışlarda ise önsezimizin kaynağını keşfetmemiz de olanaksızdır.

)veya Çokomilk reklamı (

)

Veya Ülker’in “Ülkersiz Çay Saati düşünülemez reklamları (

Bunun istisnası ise reklamcıların genelde ihmal ettiği bir husustur. Reklam tüketici iletişimi olmasına rağmen aynı zamanda satış teşkilatı, müşteriler ve başka paydaşların da yer aldığı piyasada bilinçle takip edilmekte ve değerlendirilmektedir. Çünkü reklam firmanın ürünün arkasında olduğunun göstergesidir, mesela bence hiçbir iletişim başarısı göremediğim bir reklamımızın satış teşkilatı tarafından piyasadan müspet geri bildirimler ile desteklenmesinin sebebi 1-uzun süren bir aradan sonra ilk defa yeniden o ürünün reklamının yapılıyor olması, 2-reklam filminde küçük bir kız çocuğunun mutluluğunun konu edilmesi çoğu baba olan teşkilatın hoşuna gitmesiydi. Ama bence yeterli olmaz.

Bu kitabı okuduğunuzda size en büyük katkısı gerçek hayattan reklam örnekleri ile bu konuları teoriden pratiğe aktarabilmesindeki başarı olacaktır.

Kitapta örnek verilen tüm reklamları incelediğimizde şunu görüyoruz. Heath’in bazı reklamları örnek göstererek oluşturduğu modeli, duygusal bağlantıyı oluşturmak için kullanılan içeriğin marka veya ürünle uyumlu ve anlamlı olması gerektiğini anlatıyor. Duygusal reklamların her tüketici üzerinde aynı etkiyi yaratmayabileceği ve iletişimin etkisinin farklı demografik gruplar veya kültürlerde farklı olacağını bilmeliyiz. Ayrıca, bazı sektörlerde veya ürün kategorilerinde duygusal etkileşim diğer faktörlere göre daha az önemli olabilir.

Ayrıca, bazı sektörler veya ürün kategorileri için duygusal etkileşim diğer faktörlere göre daha az önemli olabilir. Örneğin, bazı tüketici kararları daha çok mantıksal veya bilgi temelli olabilir ve duygusal etkileşim satın alma kararını doğrudan etkilemeyebilir. Bu durumda, “Bilinçaltını Baştan Çıkarma” modelinin genel etkinliği sorgulanabilir. Bununla birlikte, bazı markalar veya kampanyalar için duygusal etkileşim oldukça etkili olabilir. Özellikle marka sadakati veya marka imajı oluşturma gibi hedefler söz konusu olduğunda, duygusal bağlantı tüketicilerin markayı hatırlamasını, tercih etmesini ve uzun vadeli ilişkiler kurmasını teşvik edebilir.

Peki Robert Heath’in kuramlarla, açıklamalarla, örneklerle dolu kitabından hareketle bu yazıyı niye yazmak istedim?

Cannes raporundan anladığım yaratıcı içeriği üretmek de teknoloji firmalarının hedefi olmuş. Cannes’da TikTok, metin ve fotoğraflardan video reklamlar üreten YZ destekli araçlarını tanıtmış. Meta ise on dilde reklam metinlerini otomatik olarak hedef kitleye göre kişiselleştiren bir dizi yeni YZ özelliği duyurmuş. Google’ın YZ araçlarıyla yalnızca 2000 dolara 48 saat içinde, efekt dolu bir TV reklamı bile üretilmeye başlanmış. Bizde bazı reklamları YZ yardımı ile üretmeye başladık. Ama araştırmalar reklamın hedef kitle üzerindeki etkisinin reklam üretimin YZ ile yapıldığı anladığında azaldığını gösteriyor (***).

Evet YZ, reklam sektörünü daha da ilginç şekillerde dönüştürebilir. Kullanıcılar klasik arama motorları yerine YZ destekli sohbet robotlarına yöneldikçe, reklam verenler markalarının ChatGPT ya da Google Gemini gibi modeller tarafından önerilmesini sağlamanın yollarını daha fazla arayabilirler.

YZ destekli “ajanlar” insanların adına satın alma kararları almaya başladıkça, reklamcılar bu dijital yardımcıları nasıl etkileyebileceklerini de çözmek zorunda kalacak gibi görünüyor. Ama reklamcılık bu mudur? Mesela Google’ın yeni alışveriş ajanı, bir ürün belirli bir fiyatın altına düştüğünde kullanıcıya bildirim gönderiyor. Bu tür ajanlar yakında daha karmaşık satın alma kararları da verebilir.

Lionel

Yazıya tutkuyla bağlı olan Lionel, At gözlüklerini çıkarıp çevresine bakiyor ve gördüklerini Bikonu.com’da gündemi farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Analitik yaklaşımı, sade dili ve dikkat çekici yorumlarıyla okurların ilgisini çekmeyi başarıyor. İlgi alanları arasında güncel haberler, kültür, toplum ve insan hikâyeleri yer alıyor.

İlgili Yazılar

Şanlıurfa’da bulunan kaya kilisesi kayıt altına alındı Şanlıurfa’da bulunan kaya kilisesi kayıt altına alındı
  • Temmuz 20, 2025

Sonraki haber Şanlıurfa Kültür Envanteri Çalışmaları kapsamında kırsal Akkese Mahallesi yakınlarında tarihi bir yapıya rastlandı. Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, Viranşehir ilçesindeki kaya kilisesinin kayıt altına alındığını açıkladı. Vali Şıldak, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Şanlıurfa Kültür Envanteri Çalışmaları…

Devamı

Devamı
Nazan Öncel apar topar acile kaldırıldı: ‘Olmayınca olmuyor demek ki dua edin’ Nazan Öncel apar topar acile kaldırıldı: ‘Olmayınca olmuyor demek ki dua edin’
  • Temmuz 20, 2025

Sonraki haber Nazan Öncel’e geçtiğimiz mayıs ayında anjiyo uygulanmış ve iki stent takılmıştı. Ünlü şarkıcı ve söz yazarı Nazan Öncel, bir kez daha hastaneye kaldırıldı. Yüksek nabız ve yüksek tansiyon şikayetinin kontrol altına alınırken, sağlık durumu stabil hale…

Devamı

Devamı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir