
MUSTAFA UÇURUM
Dijital bir kuşatma altındayız. Neyin gerçek neyin yapay olduğunun farkına varılamayacak bir savrulmayı yaşıyoruz. Yaşadığımız sahih olan her şeyin karşısına artık yapay ve sanal bir dünya yerleşti. İki dünya arasında gidip gelen insanlığın verdiği mücadeleyi hep birlikte yaşıyoruz.
Ahmet Melih Karauğuz, dijital dünyaya dair çalışmaları ile olup biteni gerçekçi bakış açısı ile değerlendiren bir isim. Dijital dönüşüm, sanal dünya, yapay zekâ gibi kavramları edebiyat dünyamızda her yönüyle işleyen ender isimlerden biri Karauğuz. Olanı ve daha önemlisi olması gerekeni açık yüreklilikle dile getiren çalışmalarıyla bu alana ışık tutan çalışmalarına devam eden Karauğuz şimdi de Hece Yayınlarının Hece Genç serisinden çıkan Son Santra kitabıyla konuya çocukların gözünden bakıp aslında evrensel mesajlar veren bir kitaba imza attı.
Merkez Şehir – Yan Kent
Kitapta Merkez Şehir ve Yan Kent var. Ahmet Melih Karauğuz, bu şekilde mekânları ayırarak işlenecek iki kavramın zihinlerde net olarak canlanmasını istemiş. Bir yanda her şeyin teknolojiyle yönetildiği, robotların hakim olduğu Merkez Şehir varken diğer yanda ise tarımla uğraşan, patlak bir topun arkasında yırtık ayakkabılı çocukların koştuğu Yan Kent var. İki şehir arasında çok büyük bağlar yok. Yan Kent’in yetiştirdiği meyve ve sebzeler Merkez Şehir için üretiliyor. Çocuklar imkânlar dahilinde robot ligi maçlarını izleyebiliyorlar, bu kadar.
Maalesef Ruhu Yok
Yapay ile gerçek arasında ilk başlarda bir mücadele görünmüyor. Yan Kent’teki çocuklar çamur bir sahada yırtık bir topun arkasından koşuyor ve çamura bata çıka çocukluklarını yaşıyorlar. Tâ ki Merkez Şehir’den Sinan Kara gelene kadar. Kendi isteği ile gelmiyor elbette Kara. Bir nevi sürgün denebilecek bir zoraki yolculuk sonunda geliyor Yan Kent’e.
Karauğuz, hikâyenin tümünde vermek istediği mesajı satır aralarına iletiyor okuyucuya. Mesaj çok net: Yapay zekâ her şeyi başarabilir. Her şeyin üstesinden gelebilir. Birçok alanda hatasız işler çıkarabilir ama maalesef ruhu yok. İnsanî sıcaklık dediğimiz hayatın nefes alış verişlerini duyamıyoruz yapay zekânın elinin değdiği her şeyde.
Robotların mükemmel programlarının karşısında hata yapan ve yaptığı hatadan ders alan, zekâsını kullanan, yeni taktiklerle kendine yeni yollar açabilen insanın yapay olan her şeyin karşısında şansı olduğunun mesajını veriyor yazar. İnsanın “hesaplanamaz” bir varlık olarak tüm kurgulanmış hesapları alt üst edeceği muhakkak. Bu bir maç olabilir, bir program ya da bir metin, hiç fark etmez. İnsanın ruhunun derinliğini hiçbir yapay zekâ karşılayamaz. İnsanın tutkuları tüm kurguların çok üstündedir.
Ahmet Melih Karauğuz kitapta “futbol” diyor ama bunu hayatın her alanına yayarak sahih olanın zaferini izleyebiliriz:
Kaynak: Yeni Safak – Aktüel
Yetim Vakfı ‘Cennet Kuşları’ kısa filmi lansmanında Gazze için bir araya geldi Yetim Vakfı ‘Cennet Kuşları’ kısa filmi lansmanında Gazze için bir araya geldi
Yetim Vakfı’nın Fatih Belediyesi ve Kapalıçarşı Yönetimi iş birliğiyle bugün Kapalıçarşı’da gerçekleştirdiği etkinlik, İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Sülün, Kapalıçarşı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş, Fatih Belediyesi Kültür İşleri Müdürü Abdullah Kargılı ile çok sayıda konuk ve basın mensubunun…
Devamı
Murat Ülker yazdı: Rönesans’tan açık hava müzesi şehirlere Murat Ülker yazdı: Rönesans’tan açık hava müzesi şehirlere
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, kişisel internet sitesinde Rönesans’tan açık hava müzesi şehirlere başlıklı yazısını yayımladı. İşte Murat Ülker’in dikkat çeken o yazısı… Şimdi Floransa’dan başlayarak Venedik, Pisa ve Bologna’yı…
Devamı
Merkez Şehir – Yan Kent
Kitapta Merkez Şehir ve Yan Kent var. Ahmet Melih Karauğuz, bu şekilde mekânları ayırarak işlenecek iki kavramın zihinlerde net olarak canlanmasını istemiş. Bir yanda her şeyin teknolojiyle yönetildiği, robotların hakim olduğu Merkez Şehir varken diğer yanda ise tarımla uğraşan, patlak bir topun arkasında yırtık ayakkabılı çocukların koştuğu Yan Kent var. İki şehir arasında çok büyük bağlar yok. Yan Kent’in yetiştirdiği meyve ve sebzeler Merkez Şehir için üretiliyor. Çocuklar imkânlar dahilinde robot ligi maçlarını izleyebiliyorlar, bu kadar.
Maalesef Ruhu Yok
Yapay ile gerçek arasında ilk başlarda bir mücadele görünmüyor. Yan Kent’teki çocuklar çamur bir sahada yırtık bir topun arkasından koşuyor ve çamura bata çıka çocukluklarını yaşıyorlar. Tâ ki Merkez Şehir’den Sinan Kara gelene kadar. Kendi isteği ile gelmiyor elbette Kara. Bir nevi sürgün denebilecek bir zoraki yolculuk sonunda geliyor Yan Kent’e.
Karauğuz, hikâyenin tümünde vermek istediği mesajı satır aralarına iletiyor okuyucuya. Mesaj çok net: Yapay zekâ her şeyi başarabilir. Her şeyin üstesinden gelebilir. Birçok alanda hatasız işler çıkarabilir ama maalesef ruhu yok. İnsanî sıcaklık dediğimiz hayatın nefes alış verişlerini duyamıyoruz yapay zekânın elinin değdiği her şeyde.
Robotların mükemmel programlarının karşısında hata yapan ve yaptığı hatadan ders alan, zekâsını kullanan, yeni taktiklerle kendine yeni yollar açabilen insanın yapay olan her şeyin karşısında şansı olduğunun mesajını veriyor yazar. İnsanın “hesaplanamaz” bir varlık olarak tüm kurgulanmış hesapları alt üst edeceği muhakkak. Bu bir maç olabilir, bir program ya da bir metin, hiç fark etmez. İnsanın ruhunun derinliğini hiçbir yapay zekâ karşılayamaz. İnsanın tutkuları tüm kurguların çok üstündedir.
Ahmet Melih Karauğuz kitapta “futbol” diyor ama bunu hayatın her alanına yayarak sahih olanın zaferini izleyebiliriz:
Maalesef Ruhu Yok
Yapay ile gerçek arasında ilk başlarda bir mücadele görünmüyor. Yan Kent’teki çocuklar çamur bir sahada yırtık bir topun arkasından koşuyor ve çamura bata çıka çocukluklarını yaşıyorlar. Tâ ki Merkez Şehir’den Sinan Kara gelene kadar. Kendi isteği ile gelmiyor elbette Kara. Bir nevi sürgün denebilecek bir zoraki yolculuk sonunda geliyor Yan Kent’e.
Karauğuz, hikâyenin tümünde vermek istediği mesajı satır aralarına iletiyor okuyucuya. Mesaj çok net: Yapay zekâ her şeyi başarabilir. Her şeyin üstesinden gelebilir. Birçok alanda hatasız işler çıkarabilir ama maalesef ruhu yok. İnsanî sıcaklık dediğimiz hayatın nefes alış verişlerini duyamıyoruz yapay zekânın elinin değdiği her şeyde.
Robotların mükemmel programlarının karşısında hata yapan ve yaptığı hatadan ders alan, zekâsını kullanan, yeni taktiklerle kendine yeni yollar açabilen insanın yapay olan her şeyin karşısında şansı olduğunun mesajını veriyor yazar. İnsanın “hesaplanamaz” bir varlık olarak tüm kurgulanmış hesapları alt üst edeceği muhakkak. Bu bir maç olabilir, bir program ya da bir metin, hiç fark etmez. İnsanın ruhunun derinliğini hiçbir yapay zekâ karşılayamaz. İnsanın tutkuları tüm kurguların çok üstündedir.
Ahmet Melih Karauğuz kitapta “futbol” diyor ama bunu hayatın her alanına yayarak sahih olanın zaferini izleyebiliriz:
Kaynak: Yeni Safak – Aktüel
Yetim Vakfı ‘Cennet Kuşları’ kısa filmi lansmanında Gazze için bir araya geldi Yetim Vakfı ‘Cennet Kuşları’ kısa filmi lansmanında Gazze için bir araya geldi
Yetim Vakfı’nın Fatih Belediyesi ve Kapalıçarşı Yönetimi iş birliğiyle bugün Kapalıçarşı’da gerçekleştirdiği etkinlik, İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Sülün, Kapalıçarşı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş, Fatih Belediyesi Kültür İşleri Müdürü Abdullah Kargılı ile çok sayıda konuk ve basın mensubunun…
DevamıMurat Ülker yazdı: Rönesans’tan açık hava müzesi şehirlere Murat Ülker yazdı: Rönesans’tan açık hava müzesi şehirlere
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, kişisel internet sitesinde Rönesans’tan açık hava müzesi şehirlere başlıklı yazısını yayımladı. İşte Murat Ülker’in dikkat çeken o yazısı… Şimdi Floransa’dan başlayarak Venedik, Pisa ve Bologna’yı…
Devamı