Özkan yaptığı açıklamada, “Kliniklerde diş çürüğü ve diş eti hastalıklarına bağlı olarak çekilen dişler, sadece estetik kaygı oluşturmakla kalmıyor. Uzun yıllardır üzerinde çalışılan ve geçtiğimiz günlerde Güney Kore’den gelen kapsamlı bir araştırmayla kanıtlanan gerçek artık bilimsel bir netliğe kavuştu. Diş kaybı kalp yetmezliğine zemin hazırlıyor. Üstelik bu ilişki, ileri yaş grubunun ötesinde, genç bireylerde de ciddi riskler taşıyor” diye konuştu.

Ağız ve diş, kalbin aynası mı?
Özkan, ağzın, vücudun giriş kapısı olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti:
Kalp kası yıpranır. Kalp, bu enfeksiyöz yükü taşımak için daha fazla çalışır. Sürekli inflamasyon kalp kasının işlevini bozar. Sonuç: Kalp Yetmezliği! Dişi tedavi ettiğimizde, kalpleri de düzeliyor. Çünkü iltihap asıl kaynak noktasından kesildiğinde, vücut toparlanmaya başlıyor” diye konuştu.
Ağız ve diş, kalbin aynası mı?
Özkan, ağzın, vücudun giriş kapısı olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti:
Kalp kası yıpranır. Kalp, bu enfeksiyöz yükü taşımak için daha fazla çalışır. Sürekli inflamasyon kalp kasının işlevini bozar. Sonuç: Kalp Yetmezliği! Dişi tedavi ettiğimizde, kalpleri de düzeliyor. Çünkü iltihap asıl kaynak noktasından kesildiğinde, vücut toparlanmaya başlıyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Özkan, şunları söyledi: “Bugün bir diş kaybını sadece implantla telafi etmek yetmez. Ana dişi korumak ve dişi çekmeden kurtarmak yaşam kalite artışıyla birlikte yaşam süresi uzaması meselesi haline geldi. Her eksik dişin, vücutta sistemik bir karşılığı var. Kalp, böbrek, beyin Hepsi etkileniyor. Bu yüzden bizim artık ‘dişi çekmeden kurtarma’ operasyonlarımız, yalnızca bir dişi değil, bir hayatı kurtarmak anlamına geldiğini anlamamız gerekiyor. Diş eksikliğiyle gelen domino taşı etkisi. Her diş bir organ gibi değerlendirilmeli. Diş eksildiğinde; komşu dişler boşluk olan bölgeye devrilir, boşluğa karşılık gelen diş kendini boşluğa bırakır, geriye kalan tüm dişler kökten hareketlenir, çürük artışı gözlenir, çiğneme etkinliği yitirilir, ağzın dengesi kaybolur, çene kası dengesizleşir, çene eklem stresi artar, çene kemik erimesi ve dişeti çekilmesi gelişir, sindirim sistemi bozulur ve kalp, bu sistemik yükü taşımakta zorlanır.”
“Dişi çekmeden kurtar. Çekmek kolay, yaşatmak sanattır. Dişi kaybetmeden önce uygulanabilecek en gelişmiş tekniklerle hastanın kendi dişini kurtarılması esastır; minividalı anatomik dolgu, Kanal tedavisi, Kanal tedavisi yenileme, Apikal rezeksiyon, Hemiseksiyon, Reimplantasyon, Diş nakli yöntemi gibi Dişi çekmeden kurtarılması yöntemleriyle Kalp krizi riskinin de azaltılması hedeflenmeli” şeklinde özellikle vurguluyor. “Bugün çekilecek dediğiniz dişler bile dişi çekmeden kurtarma yöntemleriyle yaşatılabilir. Çünkü her doğal diş, vücutla mükemmel bir uyum içindedir. Onun yerini en iyi implant bile doldurması güçtür. Lazerle dikişsiz implant. Kalbe saygılı çözüm. Diş kaybından sonra çene kemik erimesi ve dişeti çekilmesi başlar ve implant uygulanacak alan kaybolur. İlk 45 gün bu açıdan kritiktir. “Dişi çektikten sonraki zaman kaybı, çene kemik erimesi anlamı taşır. Çene kemik erimesi, sistemik hastalıkların önünü açar. Kalp bu yükü taşıyamaz.” Lazerle Dikişsiz İmplant yöntemi sayesinde; dikişsiz, lazerle dişetinde ve çene kemiğinde hızlı iyileşme süreci oluşur. “Lazerle dikişsiz implantlar, iltihap riskini azaltarak kalp dostu bir tedavi sunar. Özellikle kalp rahatsızlığı olan bireyler için altın standart denilebilir. Kalbiniz için dişlerinizi kurtarın. Diş eksikliğini önemsememek, kalbinizin çöküşünü hızlandırmak demektir. Her eksik diş, kalp sisteminde bir yük daha oluşturur. Bugün ihmal edilen bir boşluk, yarın sizi yoğun bakım kapısına götürebilir. “Her sabah aynaya baktığınızda eksik bir diş görüyorsanız, bilin ki eksilen sadece estetik değildir. Eksilen; sağlıktır, yaşam kalitesidir, belki de ömürdür.”