Sanatın nazariyatı ve pratiği bir arada Sanatın nazariyatı ve pratiği bir arada

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türkİslam Sanatları Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi ve Hattat Prof. Dr. Süleyman Berk ve 12 öğrencisi, eserlerini “Geleneğin İzinde Bir Demet Zarafet” sergisiyle sanatseverlerin huzuruna çıkarıyor. İstanbul Ticaret Odası Yeni Camii Hünkar Kasrı’nda açılan sergi, geleneksel sanatın zarafetini yansıtıyor. Sergide; Arş. Gör. Ahmed Zahid Çelebi, Ayşe Gül Demirli, Arş. Gör. Ayşe Kübra Biçici, Öğr. Gör. Elif Kurumehmet, Emine Kıran, Hapeesee Salae, Hümeyra Betül Mete Kay, Rumeysa Şimşek Yılmaz, Sanaz Alborzi, Şerife Zeynep Arıduru, Yasemin Sönmez ve Prof. Dr. Süleyman Berk’e ait 49 eser bulunuyor. 31 Mayıs’a kadar ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek serginin küratörlüğünü ise Ayşe Gül Demirli üstleniyor. İstanbul Üniversitesi Türk-İslâm Sanatları Tarihi lisansüstü öğrenci grubu tarafından hazırlanan bu sergide geleneğimizden tevârüs edilen güzelliklerin izleyiciye sunulması amaçlanıyor. Bu sergiyi anabilim dalımızda yapılan faaliyetleri yansıtması için hazırladıklarını anlatan İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türkİslam Sanatları Tarihi Bölümü Anabilim Dalı Başkanı ve Hattat Prof. Dr. Süleyman Berk, “Bilindiği gibi Türkiye’de sanat alanında üniversiteler bazında çalışan iki kurum var; güzel sanatlar fakülteleri ve ilahiyat fakülteleri. Güzel sanatlar fakülteleri daha çok anasanat dalı olarak sanatın pratiğiyle uğraşıyorlar. Anabilim dalında daha çok tez, kitap, makale şeklinde faaliyetler yapılıyor. Ama biz bundan farklı olarak, yine bizim anabilim dalında öğrenim gören öğrencilerimizi çeşitli sanat dallarına yönlendirerek onlardan eser üretmelerini istiyoruz. Dolayısıyla bizim de farkımız hem bu sanatın nazariyatı ile uğraşmak hem de sanat eseri üretmek oldu” açıklamasını yapıyor. Kendisi de henüz ortaokul talebesi iken hat sanatıyla meşgul olmaya başladığını anlatan Berk, sergide yer alan sanatçıların kabiliyetli öğrenciler olduğunun altını çiziyor: “Bendeniz de çoktandır, ortaokuldan beri hat sanatıyla mesgulum. Yine Elif Kurumehmet arkadaşımız da ileri derecede eser üreten bir arkadaşımız. Ebruyla, ciltle ilgilenen arkadaşlarımız var aramızda. Sergide görülebileceği gibi kağıt imali yapan bir yüksek lisans öğrencimiz var. Doktora öğrencilerimizden hat ve tezhip ile uğraşanlar var. Serginin küratörlüğünü üstlenen Ayşe Gül Demirli hanım da ebru ve tezhip sanatında iyi eserler üreten bir sanatçı. Dolayısıyla anabilim dalımızın kabiliyetli öğrencilerinin, öğretim üyelerinin eserlerinden oluşan bir sergi ortaya koyduk. Çok büyük ilgi gördük ve bundan da memnun olduk.” Hem güzel sanatlar fakültelerinde hem de ilahiyat fakültelerinde çok güzel eserler üretildiğinin müjdesini veren Berk, “Özellikle İstanbul, Konya, Erzurum gibi illerde çok güzel sanat eserleri ortaya koyan arkadaşlarımız var. Bizim burada özelliğimiz şu; sadece eser üretmekle kalmıyoruz, Türk-İslam sanatlarının tarihiyle ilgili olarak özel çalışmalar ortaya koymanın yanında böyle eserlerle çalışmalarımızı zenginleştiriyoruz” diyor.

Serginin küratörlüğünü üstlenen Ayşe Gül Demirli, kendi için geleneği en iyi tanımlayan kelimenin ‘zarafet’ olduğunu söylüyor.

“Zarafet” kelimesi geleneği tarif ediyor

Serginin küratörlüğünü üstlenen Ayşe Gül Demirli, kendi için geleneği en iyi tanımlayan kelimenin “zarafet” olduğunu söylüyor. “Geleneği tarif et derseniz, ona en yakışan kelimenin zarafet olduğunu söyleyebilirim. Minyatürden ebruya, çiniden tezhibe hatta kadar tüm geleneksel sanatlarımızda inceliği çok net gözlemlemek mümkün” açıklamasını yapan Demirli, “Her bir ayrıntısı ince ince düşünülmüş, acelesiz ve telaşsız bir zarafetten bahsedebiliriz” diyor. Geleneksel sanatları halihazırda icra eden ve ustalaşmış sanatçıların aldıkları akademik eğitimle sanatlarını taçlandırarak bu sergide yer almış olduklarını anlatan Demirli, akademik eğitimin pratikle birlikte sanatı daha anlamlı hale getirdiğini düşünüyor. “Bu bir emek yolculuğu aslında. Bir de icra edilen sanatla kişisel bir yolculuğu var tüm sanatçılarımızın. Ne kadar iyi olsanız da beraber vakit geçirdiğiniz sanat size naz yapabiliyor. Örneğin, ara verdiğiniz zaman tutturduğunuz ölçüyü kaybedebiliyorsunuz. Başına oturduğunuzda bir saat sonra tam bağı kurabiliyorsunuz. O bir saat, sanki sanatı ikna etme süreci olarak geçiyor. Bir saati aştıktan sonra yakaladığınız o uyumla çok hızlı yol alabilirsiniz” ifadelerini kullanıyor. Bu sergide izleyicilerin her bir eserde farklı bir gönülle hemhal olabileceğini anlatan Demirli, “Gerçekten kalbi ile eserleri izleyenler bunu anlayabiliyor. Mesaj kaygısı değil belki ancak, sanatçı ruhundan taşanları eserlerine yansıtıyor. Bu da hazır olan gönüllerde mayalanıyor” diyor.

Kütahya Çini ve Seramik Sergisi Pera Müzesi’nde

“Sıradışı Minas: Kütahya Çini ve Seramiklerinde Esin ve Yeniliğin Hikayesi” başlıklı sergi, 28 Mayıs’ta Pera Müzesi›nde açılacak. Müzenin kuruluşunun 20. yılında sanatseverlerin beğenisine sunulacak sergi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu›ndan derlenen eserleri bir araya getirecek. Sergide 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında Kütahyalı ustaların, kaybolmaya yüz tutmuş çiniciliği canlandırma çabaları, Kütahyalı çini ustası Minas Avramidis ve Genovefa Hikayesi tasvirli seramik tabak serisi üzerinden ele alınacak.

Kaynak: Yeni Safak – Aktüel

Lionel

Yazıya tutkuyla bağlı olan Lionel, At gözlüklerini çıkarıp çevresine bakiyor ve gördüklerini Bikonu.com’da gündemi farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Analitik yaklaşımı, sade dili ve dikkat çekici yorumlarıyla okurların ilgisini çekmeyi başarıyor. İlgi alanları arasında güncel haberler, kültür, toplum ve insan hikâyeleri yer alıyor.

İlgili Yazılar

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden serinleten haber
  • Ağustos 24, 2025

Türkiye, geçtiğimiz hafta kavurucu sıcakların etkisi altında adeta nefes almakta zorlandı. Yüksek nem oranlarıyla birleşen aşırı sıcaklar, özellikle büyük şehirlerde hayatı zorlaştırırken, vatandaşları gölge arayışına itti. Ancak yeni haftayla birlikte rahatlama geliyor. GECELERİ SICAKLIKLAR DÜŞÜYOR Meteoroloji’den edinilen bilgilere…

Devamı

Devamı
Murat Ülker yazdı: Prestijli ve nostaljik efsanevi yarış ‘Mille Miglia’ Murat Ülker yazdı: Prestijli ve nostaljik efsanevi yarış ‘Mille Miglia’
  • Ağustos 24, 2025

İtalya’da ilk kez 1927’de düzenlenen Mille Miglia (Bin Mil), bugün dünyanın en prestijli klasik otomobil rallisi olarak kabul ediliyor. Tarihi, kültürü ve dramatik olaylarıyla efsaneleşen yarış, sadece bir hız mücadelesi değil; aynı zamanda bir tarih ve kültür yolculuğu.…

Devamı

Devamı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir