İlk başta şunu söylemekte yarar var. Kürt yurttaşların duyarlılık düzeyi farklı farklı. Bu köken duyarlılığı için de geçerli. Büyük bölümünde dinsel aidiyet daha derinde. Etnik aidiyet duyarlılığı bazılarında DEM Parti geleneğine aktif üye olarak katılımla başlıyor, oy verme ve uzaktan ilgi duymaya kadar kategorilerde sürüyor. PKK’ye destek de aynı kategorilere ayrılabilir.
Artık çatışmaya son vermek yaklaşımı, temelde ve en genelde çok istenen bir durum. Ama örgütün silah bırakması, kendini feshetmesi veya her ne olacaksa buraya kadar Kürt yurttaşlar da bir tepki yok ve kabullenmiş durumda. Tıpkı Türk yurttaşlar gibi… Ancak bu aşamadan sonra sükunet gerekli. Önkoşulsuz çatışmayı reddetmek noktasında kararlı durmak hem iktidarın hem de DEM Parti, PKK’nin ısrarı tutumu olmalı. Çünkü Van’da sohbet ettiğimiz bazı insanlar buruk. Sorgulamalar başlamış. Dağda çocuğu, kardeşi, yakını ölenler, “Niye?” sorusunu kendilerine sormaya başlamışlar. Bu kategorideki yurttaşlara bir yaklaşım geliştirilmeli. Bu yaklaşım, ne devleti ne de terörle mücadelede yaşamını yitiren asker, polis, güvenlik korucusu yakınlarını örselememeli. Bir yandan da silah bırakacak insanların toplumla uyumlanması gerekiyor. Devlet bir yaklaşımı da aslında “devleti savunan” resmi görevli iken yaşamını yitirenlerin yakınları için geliştirmeli. Gözlemlediğimiz kadarıyla bir sonraki aşamada bu sorun olacak gibi. Çünkü Kürt yurttaşlardan devletin yanında olan da, örgütün yanında olan vardı. Yaranın hızla kabuk bağlamasını, hızla iyileşmesini sağlayacak bilimsel, uygulamalı bir yaklaşıma ihtiyaç var. Burada devlete, DEM Parti’ye ve örgüt kadrolarına düşenler var.
DEM PARTİ GERÇEKLİĞİ
Van’da gözlemlediğimiz bir diğer gerçeklik de DEM Parti geleneğinin siyaseti toplumsallaşmış, normalleşmiş. DEM geleneğine oy veren esnafla konuşunca, devlete, devletin silahlı güçlerine bakış açısı hafiften değişmeye başlamış. Devletin özellikle Kürtçeye karşı bir hoşgrüsü, normalleşmeyi etkiliyor. Bir esnaf, “benim çok sayıda polis müşterim var” diyor. “Benim DEM Parti’ye oy verdiğimi bilerek buraya geliyorlar” diye de ekliyor. Fiili çatışmasızlık dönemi bakış açısına da olumlu katkı vermiş. DEM Parti kadroları herhalde Türkiye’deki en politik kadrolar. Seçmen düzeyinde de aynı tespit yapılabilir. Ağır çatışma koşulları sert sınırlar çizmiş. Ancak sınırların yumuşadığı, geçişlerin başladığı da gözden kaçmıyor.
KÜRTÇE VE TÜRKÇE TÜRKÜLER
Van’ın Cumhuriyet Caddesi, cumartesi akşamı cıvıl cıvıl. Caddenin bir yakasında elinde gitar ve diğer sazlar genç bir grup Kürtçe türkü söylüyor. İnsanlar ellerinde telefon söyleyenleri kameraya çekiyor. İlerleyip aynı caddenin karşı tarafından geri dönerken denk geldiğimiz farklı bir grup Türkçe şarkı söylüyordu. “Siz Kürtçe söylemiyor musunuz?” diye sorunca, “Ağabey at bir bahşiş istediğin Kürtçe şarkı varsa onu söyleyelim” karşılığını verdiler. Sonra “Ay dilber” türküsünü çalıp söylediler. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlence yerlerinden müzik sesleri yükseliyordu. Kürtçe, Türkçe ezgiler sıralı sırasız seslendiriliyordu. Hemen her mekan böyleydi. Türkçe ve Kürtçe Van’da beraber ve iç içe…
‘ÖZEL SAMİMİ’
CHP lideri Özel’in Van mitinginden üç saat önce kente gelmiştik. Mitinge kadar hızla çevreyi kolaçan ettik ama daha derinlemesine mitingten sonra bakabildik. Çok sayıda Vanlıya Özel’i nasıl bulduklarını sorduk. Büyük bölümü Özel’i samimi buluyor. Kamuoyu önderi olduğu anlaşılan bir esnaf, “Özgür Özel samimi. Her yerde inandığı şeyi, aynı şeyi söylüyor. Bugün burada Ümit Özdağ’ı da söyledi, Selahattin Demirtaş’ı da söyledi” diyor. Ancak şurası net: Seçmen ilgi istiyor. Çünkü siyaset Vanlılar için şu ana kadar çözüm üretememiş. İnsanlar siyasete ilgisiz kalmaya başlamış. Bu her parti için geçerli. DEM Parti’ye doğal olarak tepki ve en önemlisi de varlık sebebi için oy veriliyor. İnsanlar öncelikli olarak kabullenilmek istiyor. Samimiyet ve kapsamlı iletişimde ısrar CHP’nin payına düşen oyu getirebilir. Çünkü Özel’e ilgi var, tepkiye rastlamadık.
İŞSİZ VAN
Van’ın en büyük sorunu genç işsizlik. Cadde akşam saatlerinde 25 yaş altı genç kaynıyor. Kentte rahat ve gelecek kaygısı olmayan tek kesim AKP’liler olarak görülüyor. Herkes bir AKP’li akrabasının nasıl zenginleştiğini, öfkesini de yansıtarak anlatıyor. Ancak anlatımlar arasında AKP’den yakınmaya başlamış akrabalara vurgular da duyduk. Örneğin emekliler burada da karşımıza çıktı. AKP’ye en büyük tepki işsizlik nedeniyle geliyor. Mehmet Şimşek’in esnafa yönelik uygulamaları Van’a kadar ulaşmış. Küçük esnaf, “Ben onun istediği vergiyi verirsem, aç kalıp Şimşek’e çalışmam lazım” diye tepki gösteriyor.
Bir gözlemimiz de şu ki; Kürt yurttaşlarda Suriye’den gelenlere yönelik tepki biraz daha keskin. Bir genç, “Suriyelilere Erdoğan babaları bakıyor. Bizim işimiz yok, onlara yardım var. Sularının, ilaçlarının üzerine Arapça yazıyor. Arapça bilen doktorlar muayene ediyor. Kürtçe niye yok? Onlara Türkçe öğrenin diyen de yok” diye tepkisini gösteriyor. Terörsüz Türkiye yaklaşımı Cumhur iktidarına seçmen bazında bir katılım-destek getirmekten çok uzak. Ekonomi ve şimdiye kadarki uygulamaların yıpratıcı sonuçları ağırlıklı birinci sırada…
Van demek, biraz da İran demek. Muhafazakar kesim İranlılardan şikayetçi. “Kendi ülkelerinde yapamadıkları herşeyi bizim burada yapıyorlar. Bu sefer de bizim gençleri bozuyorlar” diyenler var. Ancak başka bir gerçek var ki, İranlılar kente ekonomik kaynak getiriyor. Disko ve barları artık kendileri işletmeye başlamış. Ancak İranlıların alışverişi kentte marka mağazaların yoğun olmasını sağlamış. Bazı İranlılar Organize Sanayi Bölgesine yatırım yapmış, yapanlar var. Bu komşu ülkeyle kaçak ticaret de kentin vazgeçilmezi. 20 yıl önce “kırmızı mazot” getirilirdi, şimdi ona “mavi kartonlu” sigaralar eklenmiş.
Tüm Türkiye’nin sorunu olan kamu kaynaklarına eşit şekilde ulaşamama sorununun üzerine Van’da etnik kırgınlıklar boyutu eklenmiş. Adalet ve samimiyet sorunların çözümünü hızlandırabilir.
Kaynak Cumhuriyet