Site icon Bikonu

Saldırı sonrası meydan okudu: “Cevabım budur! Hodri meydan”

Son dakika haberi: CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulunuyor.

CHP Lideri Özel’in açıklamaları şöyle;

  • En büyük üzüntüm, canımı yakan şey, o gün uzun uzun Sırrı Süreyya Önder’in yaptıkları, hayatı, barış konuşulacakken saldırı konuşuldu.

  • Saldırı hepimize yazılmış açık bir mektuptur. Bir ihtar çektiler. Kimseyi ve partiyi doğrudan sorumlu tutmuyorum. Kimin yaptığını araştırmak devletin görevidir. Burada AK Parti yönetimi büyük bir sınav verecek. Eğer uzandığı her yere kadar bir soruşturma yapılırsa hiçbir problem yok. Ama işin ucu bir yerlere gittiğinde tıkanırsa bunun üstüne gitmeyeni konuşmak da benim hakkım olur.

  • Herkesin üzüntü beyanlarını duyduk. Açıklamalarını okuduk. Açamadığımız telefonlar oldu, haklarını helal etsinler. Bu noktada arayan herkesin göstermiş olduğu sorumlu dile teşekkür ederim. Bizi içinde bulunduğumuz bu atmosferden çıkaracak samimi adımların atılması gerekiyor.

“HADİ ORADAN HADİ! HODRİ MEYDAN”

  • Bunun çok iyi farkındayım; birileri bize şunu söylüyor. ‘Biz Türkiye’yi bir noktaya getirdik, siz engelsiniz. İtiraz ediyorsunuz. Bu kurduğumuz planı bozmaya çalışıyorsunuz. Meydanlara çıkıyorsunuz, gündemde tutuyorsunuz. Durun, Ankara’ya dönün, partinizde oturun.’ Bunu da bir evlat katiliyle mektup yollayarak yapıyorlar. Diyorlar ki ‘evladını öldürmüş sana mı kıymayacak. Sana sokokta saldırttık’ diyorlar. Yazdılar mektubu yolladılar ve okuduk. Bir cevabımız olacak: Yarın akşam Beyazıt akşamındayız. Cumartesi Van’dayız. 19 Mayıs’ta İzmir’deyiz. Cevabımızı okudunuz mu? Hadi oradan hadi. Gazi’nin partisi o mektubu böyle olur kardeşim. Hadi şimdi o katili eli çıplak yollayana söylüyorum. Cesaretin varsa doldur da yolla. Hodri meydan.

5 (1)

“SAYIN ERDOĞAN, ÖNCE TURİZM BAKANINI GÖREVDEN ALIN”

  • Bu iktidarın yönettiği ülkede canı yananlar var. Örneğin Kartalkaya’da ölenler var. Şimdi bana Sayın Cumhurbaşkanı telefonda ‘Arkadaşlar gerekeni yapacak emin olun’ dedi. Şimdi gereğini yapacak arkadaşlar kimlerse benim meselemden önce Kartalkaya’da bilirkişi raporunu geri çektirenler, başka bir heyet raporuyla yola çıkanlar oldu, onlara baksınlar. Sorumlular arasında Turizm Bakanlığı’nın soruşturma izni vermesi gerekenler var. Kendisi Türkiye’nin neresinde olursa bir dakika duramayıp istifa etmesi gereken birisi. Ben sorumlu değilim diyerek yargıyı etkilemek için basına çıkan birisi. Kendisi istifa etmeyen bakan, sorumluların da yargılanmasına izin vermiyor. Sayın Erdoğan, benim meselemden önce gereğini yakın bu bakanı görevden alım, yeni bakan da soruşturmaya izin versin.

  • Tabii içinde bulunduğumuz süreci arkadaşlar gereğini yapacaklar derhal bekliyoruz ama eğer üzerinde mutabakata vardığımız gibi yapılan saldırı siyaset kurumuna yapılıyorsa, yani siyasetin sözle yapılmasına bir ölüm tehdidiyle ayar verilmeye çalışılıyorsa, yapılacağı yere ayar verilip buradan çekilin, bu şehre gelmeyin, miting yapmayın deniyorsa, bu şiddete hep birlikte karşıysak, yargı şiddetine de, yargı tacizine de, yargı eliyle siyaset dizaynına da İstanbul’un bundan bir seçim önce, daha bir yıl önce seçilmiş belediye başkanına ve 15,5 milyonun ilan ettiği cumhurbaşkanı adayına, geleceğin cumhurbaşkanına yapılan darbeye de aynı samimiyetle meydan okumak gerekir.

  • Aynı samimiyetle. Bu yüzden bu yüzden bu milletin 200 yıllık demokrasi kültürü var. Bu milletin atasından emanet sandığa sahip çıkışı var. Aç kalıyor, susuyor bazen. İşsiz kalıyor, susuyor. Dünya kadar haksızlığa susuyor ama biri gelip sandığı almaya kalktı mı orada ayağa kalkıyor. Niye? Biliyor ki, biliyor ki sandık olmazsa kimse dönüp onun yüzüne bakmaz

  • Sandık olmazsa tebaa o. Sandık varsa vatandaş. Sandık varsa millet. Sandık varsa eninde sonunda bir hesap görebileceği, hesap sorabileceği yer var ve bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün boynunda idam fermanıyla ölümü göze alarak ve bütün Türkiye’yi önce kurtuluşa sonra kuruluşa ikna edip her yetkiyi verelim dediklerinde yetki milletindir diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sarılıyor sandığa sarılırken.

ERDOĞAN’A “SESSİZLİĞİNİ BOZ” ÇAĞRISI

  • Sayın Erdoğan’ın bu darbede, bu darbe sürecinde, bu vakitten sonra eğer bu millete bir saygısı varsa, siyaset kurumuna saygısı varsa hızla tutuksuz yargılamayı savunup bu konuda bir kere kendi görüşünü netleştirip, herkes konuşuyor, tutuksuz yargılamayı savunup adil yargılamanın önündeki en büyük engel, kendi deyimiyle artık bakanlar teknik, yardımcıları siyasi. O yüzden tutuksuz yargılamayı savunup adil yargılama için gereğini yapıp elini kolunu yargının üzerinden çekip siyasi rakipleriyle sandıkta hesaplaşmaya varsa ben de diyorum ki: İşte şimdi oldu Erdoğan! Şimdi demokrasi emareleri göstermeye başladın. Bir kişi demokrat mı değil mi seçim kazandığı akşam belli olmuyor işte. Seçimi kaybettiği akşam belli oluyor. Seçimi kaybettiği gün millete saygım sonsuz, kusur bende deyip de ertesi sabah siyasete, millete kafa tutarak, ona meydan okuyarak, ona direnerek, onun seçtiğine kumpas kurarak değil de elini yüzünü yıkayıp hatayı nereden yaptım diye başlıyorsan sen demokratsın kardeşim. İsmet Paşa gibi en büyük yenilgim en büyük zaferimizdir. Özlediğimiz cemiyet düzeni kurulmakta. Yönetecekler seçimle gelip seçimle gitmektedir diye gurbetteki evladına kaybettiğin seçimin sabahı mektup yazıyorsan demokratsın. Yok, İstanbul’un seçtiğine kafa tutuyorsan, kumpas kuruyorsan kusura bakma o zaman otokratsın, demokrat değilsin.

“İKTİDARIN ÖNÜNDE BİR FIRSAT VAR”

  • Burada dedim ki saldırı olduğunda kimseyi mesul tutmuyorum. Açılan telefonu önemsiyorum ve buradan sonra atılacak adımlara, bizim soruşturma açısından da, Kartal Kaymakamı açısından da, tutuksuz yargılanma açısından da o kötücül akılla yani bize ayar veren, tehdit eden, darbe kurgulayan kötücül aklı sahiplenme fırsatı, imkanı da var şimdi iktidarın önünde. Bir fırsat olarak ondan ayrışma ve bu süreçte yapılanların özeleştirisini verip demokratların safına katılma imkanı da var. Hodri meydan, kullanın bakalım bu imkanı.

“TAK SUSTULAR. O YALANI ATANLAR ŞİMDİ NE YAPIYOR?”

  • 48 gün geçti. Güya 30. gün birbirimizin yüzüne bakamaz halde olacaktık. Evlatlarımızın yüzüne bakamaz halde olacaktık. 48 gün ilk günden bugüne atılan bütün yalanlar perişan oldu ama bir yandan da şunu hatırlayalım: 10 yaşında çocuğu evde bırakıp anasını alıp götürmeler, çocuğun kulağındaki küpeye dedektör tutup altın saplı kaydedin alın deyip çocuğun kulağındaki küpeye saldırılmalar, karton, karton kumbaradan birikmiş 3.000 lirayı tutanak altına alıp evde ele geçirilen para diye kaydetmeler hep bu 48 günün utançlarıdır. Unutmayalım, hızla tazeleyelim. İnsanları itibarsızlaştırmak için aileyle uğraşan, çocukla uğraşanlar, dünya kadar iftira atanlar sonra da o attıkları yalanları unutup susanlar var. Örneğin 560 milyar yolsuzluğu bütün televizyonlara böyle yazdılar. İki gün, üç gün. Sonra sonra bir, bir hesap makinesi, bir çarpı tuşuna rezil oldular. İstanbul’un 6 yıllık bütçesi çalındı denen paradan küçük çıktı. 497 milyar. %70’i maaş diye ödenmiş. 560 milyar değil 400, 400, 497 milyarı çalsan 6 yıl ne beton atılıyor ne kanal, su kanalları yapılabiliyor ne aydınlatma ne temizleme ne çöp toplanıyor. Bütün parayı çalsan. Tak sustular. O yalanı atanlar şimdi ne yapıyor? Vallahi bir köşede utanarak otursalar bir şey demeyeceğim. Aynı ekranlarda o günün yalanını bıraktılar, bugünün yalanını atıyorlar. Bakın dediler ki: İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1.200 telefon aldı, delegelere dağıttı. Çıkardık telefonları. Baz kayıtları burada. 1.200 değil, 120 değil, 12 değil. Bir tanesini bulun be kardeşim. Yok, sustular. Şimdi o, o gün ekranlarda olanlar CNN’in ekranında, TGRT’nin ekranında, TV100’ün ekranında, bütün TRT’nin ekranında servis ediyor adam. Servis ediyor. Bu oldu diye yer alanlar bugün yok. İddianamede de yok, olmayacak. Sorusu sorulamadı da, sorulunca cevabı alındı da, kanıtı da yok ama sadece alçakça tartışıldı. İmamoğlu birtakım insanlarla bir araya geldi. Büyük bir rüşvet çetesi vardı. Dediklerinin hiçbirisi HTS kayıtlarından çıkmadı.

  • 1200 değil, 120 değil, 12 değil. Bir tanesini bulun be kardeşim! Yok. Sustular. Şimdi o, o gün ekranlarda olanlar, CNN’in ekranında, TGRT’nin ekranında, TV 100’ün ekranında, bütün TRT’nin ekranında servis ediyor adam, servis ediyor, “Bu oldu.” diye yer alanlar bugün yok. İddianamede de yok, olmayacak. Sorusu sorulamadı da, sorulunca cevabı alındı da, kanıtı da yok ama sadece alçakça tartışıldı. İmamoğlu birtakım insanlarla bir araya geldi. Büyük bir rüşvet çetesi vardı. Dediklerinin hiçbirisi HTS kayıtlarından çıkmadı. Şimdi sustular. Kamerada valizin içinde para var dediler. İki gün parayı konuştular. Açtık, cemırı gösterdik. 10 gün de cemırı konuştular. Sonra sordular: “Hangi ihtiyaçtan kullanıyorsunuz? Bu cemırı neden aldınız?” Dedik: “Biz almadık. Rahmetli Kadir Topbaş’tan İBB envanterine kalmış. Kadir Bey kullanıyormuş. Hatta onun makam aracının arkasında bir cemır aracı da gidiyormuş.” Bunu da yakın siyaset arkadaşları doğruladı. Ekranlarda soruldu, cevap alındı. Hangi ihtiyaçtan cemır kullanıyorsun? Bugünkü Cumhurbaşkanı hangi ihtiyaçtan kullanıyorsa yarınki Cumhurbaşkanı da o ihtiyaçtan kullanır. Memlekette anket var. Telefonlar dinleniyor mu? %70 evet. Seninki dinleniyor mu? %75 evet. Köşede poğaça satıyor adam, telefonu dinleniyor. Anasını arıyor poğaçacı, WhatsApp’tan arıyor. Ondan sonra efendim, bu hangi ihtiyaçtan? Her şeyi bilmek zorunda mısın? Her konuştuğumuzu kayda almak zorunda mısınız? Ya da bakın, dünya kadar tehdit, saldırı, bilmem ne. Bunlarla ilgili sizin canınız can, tedbir alıyorsunuz da bizim Cumhurbaşkanı adayımızın canı can değil mi? Ekibi tedbir alacak cemır, araç, bak. Bakın bilgi vereyim. Arkadaşlar detaylarını paylaşsınlar. Bu yılın ocak ayında dünkü bebek, evlat katili saldırgan İBB’ye gelir. “Benim koğuşta birlikte yattığım arkadaşlar şimdi tutuklamaya sevk etmişler. Işık hızıyla da tutuklamışlar. Bu soru sorulmadıysa bir geri çağırsınlar. İBB’ye gelmiş. ‘Koğuşta birlikte yattığım arkadaşlara talimat verildi. İmamoğlu’na suikast yapılacak.’ demiş. İhbar etmeye geldim demiş.” Bakın nasıl bir koğuşta yatmış? Bu irtibatta olduğu arkadaşları kimmiş? Bizimkiler polisi çağırıp, iki kişi, iki polise vermişler. “Alın, dinleyin. Bu böyle iddiada bulunuyor.” diye.

Ayrıntılar geliyor…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Kaynak: Mynet

Exit mobile version