
Bilim dünyasının yıllarca göz ardı ettiği bir doğa fenomeni, teknolojiyle birlikte yeniden gündemde: Deprem ışıkları. Yalnızca belirli koşullarda görülebilen bu ışıklar, gelecekte deprem tahmini için umut olabilir mi?
DEPREM IŞIKLARI: GÖKYÜZÜNDEKİ GİZEMLİ PARLAMALAR
YÜZYILLARDIR TANIK OLUNAN BİR DOĞA OLAYI
Bu ışıklar zaman zaman depremden günler hatta saatler önce, kimi zaman ise deprem anında ya da çok nadir olarak sonrasında ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle bilim dünyasında “deprem ışıkları” olarak adlandırılıyorlar.
UZUN SÜRE GİZEMİNİ KORUDU
Deprem ışıkları, yıllar boyunca açıklanamayan olaylar arasında sayılmış, hatta zaman zaman meteorlarla veya UFO’larla bile ilişkilendirilmişti.
2014 ARAŞTIRMASI: VERİLERE DAYALI YAKLAŞIM
Deprem ışıklarının neden ve nasıl oluştuğu sorusu üzerine çeşitli teoriler öne sürülse de en kapsamlı açıklama 2014 yılında yapılan bir bilimsel araştırmaya dayanıyor. Bu çalışmada, 1600 yılından 2014 yılına kadar ışık olaylarıyla ilişkilendirilen 65 deprem; jeolojik ve sismolojik veriler ışığında detaylı bir şekilde incelendi. Farklı zamanlarda ve farklı bölgelerde gerçekleşen bu depremler arasındaki ortak noktalar araştırıldı.
Sonuçlar oldukça dikkat çekiciydi:
Deprem ışıkları genellikle depremlerden sonra değil, hemen öncesinde ya da depremin tam oluşum anında görülüyor. Bu durum, ışıkların oluşumunun deprem sürecindeki çok özel bir evreyle ilişkili olduğunu gösteriyor.
DÜNYA’NIN YAPISI VE DEPREM IŞIKLARIYLA İLİŞKİ
Dünya; çekirdek, manto ve yer kabuğundan oluşur. Mantonun üst kısmı ile yer kabuğu birlikte “litosfer” olarak adlandırılır ve bu tabaka, alttaki magmanın üzerinde yüzen tektonik levhalardan meydana gelir. Dünya üzerindeki depremlerin yüzde 95’i bu levhaların sınırlarında oluşur.
Deprem dalgaları, yer kabuğunu oluşturan kayaçlarda sıkışma ve bükülmelere neden olur. İşte tam bu süreçte, kayaçlarda biriken gerilim, kayaçların içindeki minerallerdeki negatif yüklü oksijen atom çiftlerini ayırır. Serbest kalan iyonlar, kayaçlardaki çatlaklardan geçerek yüzeye ulaşır. Bu iyonlar havadaki moleküllerle etkileşime girerek iyonizasyon yaratır ve ışık yayan bir plazma oluşur. Bilim insanları bu olayı, “yer kabuğunda devreye giren bir batarya varmış gibi” benzetmesiyle açıklıyor.
GELECEKTE DEPREM TAHMİNİNE YARDIMCI OLABİLİR Mİ?
Deprem ışıklarının bazı depremlerden önce ortaya çıkması, bu olayların gelecekte erken uyarı sistemlerinde kullanılabileceği düşüncesini doğuruyor. Ancak bilim insanları bu konuda henüz temkinli. Işıkların yalnızca belirli koşullarda ve belirli kayaç türlerinin bulunduğu bölgelerde ortaya çıkması, bu fenomenin öngörü aracı olarak kullanılabilmesi için daha çok araştırma yapılması gerektiğini ortaya koyuyor.
DEPREM IŞIKLARI: GÖKYÜZÜNDEKİ GİZEMLİ PARLAMALAR
YÜZYILLARDIR TANIK OLUNAN BİR DOĞA OLAYI
Bu ışıklar zaman zaman depremden günler hatta saatler önce, kimi zaman ise deprem anında ya da çok nadir olarak sonrasında ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle bilim dünyasında “deprem ışıkları” olarak adlandırılıyorlar.
UZUN SÜRE GİZEMİNİ KORUDU
Deprem ışıkları, yıllar boyunca açıklanamayan olaylar arasında sayılmış, hatta zaman zaman meteorlarla veya UFO’larla bile ilişkilendirilmişti.
2014 ARAŞTIRMASI: VERİLERE DAYALI YAKLAŞIM
Deprem ışıklarının neden ve nasıl oluştuğu sorusu üzerine çeşitli teoriler öne sürülse de en kapsamlı açıklama 2014 yılında yapılan bir bilimsel araştırmaya dayanıyor. Bu çalışmada, 1600 yılından 2014 yılına kadar ışık olaylarıyla ilişkilendirilen 65 deprem; jeolojik ve sismolojik veriler ışığında detaylı bir şekilde incelendi. Farklı zamanlarda ve farklı bölgelerde gerçekleşen bu depremler arasındaki ortak noktalar araştırıldı.
Sonuçlar oldukça dikkat çekiciydi:
Deprem ışıkları genellikle depremlerden sonra değil, hemen öncesinde ya da depremin tam oluşum anında görülüyor. Bu durum, ışıkların oluşumunun deprem sürecindeki çok özel bir evreyle ilişkili olduğunu gösteriyor.
DÜNYA’NIN YAPISI VE DEPREM IŞIKLARIYLA İLİŞKİ
Dünya; çekirdek, manto ve yer kabuğundan oluşur. Mantonun üst kısmı ile yer kabuğu birlikte “litosfer” olarak adlandırılır ve bu tabaka, alttaki magmanın üzerinde yüzen tektonik levhalardan meydana gelir. Dünya üzerindeki depremlerin yüzde 95’i bu levhaların sınırlarında oluşur.
Deprem dalgaları, yer kabuğunu oluşturan kayaçlarda sıkışma ve bükülmelere neden olur. İşte tam bu süreçte, kayaçlarda biriken gerilim, kayaçların içindeki minerallerdeki negatif yüklü oksijen atom çiftlerini ayırır. Serbest kalan iyonlar, kayaçlardaki çatlaklardan geçerek yüzeye ulaşır. Bu iyonlar havadaki moleküllerle etkileşime girerek iyonizasyon yaratır ve ışık yayan bir plazma oluşur. Bilim insanları bu olayı, “yer kabuğunda devreye giren bir batarya varmış gibi” benzetmesiyle açıklıyor.
GELECEKTE DEPREM TAHMİNİNE YARDIMCI OLABİLİR Mİ?
Deprem ışıklarının bazı depremlerden önce ortaya çıkması, bu olayların gelecekte erken uyarı sistemlerinde kullanılabileceği düşüncesini doğuruyor. Ancak bilim insanları bu konuda henüz temkinli. Işıkların yalnızca belirli koşullarda ve belirli kayaç türlerinin bulunduğu bölgelerde ortaya çıkması, bu fenomenin öngörü aracı olarak kullanılabilmesi için daha çok araştırma yapılması gerektiğini ortaya koyuyor.
UZUN SÜRE GİZEMİNİ KORUDU
Deprem ışıkları, yıllar boyunca açıklanamayan olaylar arasında sayılmış, hatta zaman zaman meteorlarla veya UFO’larla bile ilişkilendirilmişti.
2014 ARAŞTIRMASI: VERİLERE DAYALI YAKLAŞIM
Deprem ışıklarının neden ve nasıl oluştuğu sorusu üzerine çeşitli teoriler öne sürülse de en kapsamlı açıklama 2014 yılında yapılan bir bilimsel araştırmaya dayanıyor. Bu çalışmada, 1600 yılından 2014 yılına kadar ışık olaylarıyla ilişkilendirilen 65 deprem; jeolojik ve sismolojik veriler ışığında detaylı bir şekilde incelendi. Farklı zamanlarda ve farklı bölgelerde gerçekleşen bu depremler arasındaki ortak noktalar araştırıldı.
Sonuçlar oldukça dikkat çekiciydi:
Deprem ışıkları genellikle depremlerden sonra değil, hemen öncesinde ya da depremin tam oluşum anında görülüyor. Bu durum, ışıkların oluşumunun deprem sürecindeki çok özel bir evreyle ilişkili olduğunu gösteriyor.
DÜNYA’NIN YAPISI VE DEPREM IŞIKLARIYLA İLİŞKİ
Dünya; çekirdek, manto ve yer kabuğundan oluşur. Mantonun üst kısmı ile yer kabuğu birlikte “litosfer” olarak adlandırılır ve bu tabaka, alttaki magmanın üzerinde yüzen tektonik levhalardan meydana gelir. Dünya üzerindeki depremlerin yüzde 95’i bu levhaların sınırlarında oluşur.
Deprem dalgaları, yer kabuğunu oluşturan kayaçlarda sıkışma ve bükülmelere neden olur. İşte tam bu süreçte, kayaçlarda biriken gerilim, kayaçların içindeki minerallerdeki negatif yüklü oksijen atom çiftlerini ayırır. Serbest kalan iyonlar, kayaçlardaki çatlaklardan geçerek yüzeye ulaşır. Bu iyonlar havadaki moleküllerle etkileşime girerek iyonizasyon yaratır ve ışık yayan bir plazma oluşur. Bilim insanları bu olayı, “yer kabuğunda devreye giren bir batarya varmış gibi” benzetmesiyle açıklıyor.
GELECEKTE DEPREM TAHMİNİNE YARDIMCI OLABİLİR Mİ?
Deprem ışıklarının bazı depremlerden önce ortaya çıkması, bu olayların gelecekte erken uyarı sistemlerinde kullanılabileceği düşüncesini doğuruyor. Ancak bilim insanları bu konuda henüz temkinli. Işıkların yalnızca belirli koşullarda ve belirli kayaç türlerinin bulunduğu bölgelerde ortaya çıkması, bu fenomenin öngörü aracı olarak kullanılabilmesi için daha çok araştırma yapılması gerektiğini ortaya koyuyor.
2014 ARAŞTIRMASI: VERİLERE DAYALI YAKLAŞIM
Deprem ışıklarının neden ve nasıl oluştuğu sorusu üzerine çeşitli teoriler öne sürülse de en kapsamlı açıklama 2014 yılında yapılan bir bilimsel araştırmaya dayanıyor. Bu çalışmada, 1600 yılından 2014 yılına kadar ışık olaylarıyla ilişkilendirilen 65 deprem; jeolojik ve sismolojik veriler ışığında detaylı bir şekilde incelendi. Farklı zamanlarda ve farklı bölgelerde gerçekleşen bu depremler arasındaki ortak noktalar araştırıldı.
Sonuçlar oldukça dikkat çekiciydi:
Deprem ışıkları genellikle depremlerden sonra değil, hemen öncesinde ya da depremin tam oluşum anında görülüyor. Bu durum, ışıkların oluşumunun deprem sürecindeki çok özel bir evreyle ilişkili olduğunu gösteriyor.
DÜNYA’NIN YAPISI VE DEPREM IŞIKLARIYLA İLİŞKİ
Dünya; çekirdek, manto ve yer kabuğundan oluşur. Mantonun üst kısmı ile yer kabuğu birlikte “litosfer” olarak adlandırılır ve bu tabaka, alttaki magmanın üzerinde yüzen tektonik levhalardan meydana gelir. Dünya üzerindeki depremlerin yüzde 95’i bu levhaların sınırlarında oluşur.
DÜNYA’NIN YAPISI VE DEPREM IŞIKLARIYLA İLİŞKİ
Dünya; çekirdek, manto ve yer kabuğundan oluşur. Mantonun üst kısmı ile yer kabuğu birlikte “litosfer” olarak adlandırılır ve bu tabaka, alttaki magmanın üzerinde yüzen tektonik levhalardan meydana gelir. Dünya üzerindeki depremlerin yüzde 95’i bu levhaların sınırlarında oluşur.
Deprem dalgaları, yer kabuğunu oluşturan kayaçlarda sıkışma ve bükülmelere neden olur. İşte tam bu süreçte, kayaçlarda biriken gerilim, kayaçların içindeki minerallerdeki negatif yüklü oksijen atom çiftlerini ayırır. Serbest kalan iyonlar, kayaçlardaki çatlaklardan geçerek yüzeye ulaşır. Bu iyonlar havadaki moleküllerle etkileşime girerek iyonizasyon yaratır ve ışık yayan bir plazma oluşur. Bilim insanları bu olayı, “yer kabuğunda devreye giren bir batarya varmış gibi” benzetmesiyle açıklıyor.
GELECEKTE DEPREM TAHMİNİNE YARDIMCI OLABİLİR Mİ?
Deprem ışıklarının bazı depremlerden önce ortaya çıkması, bu olayların gelecekte erken uyarı sistemlerinde kullanılabileceği düşüncesini doğuruyor. Ancak bilim insanları bu konuda henüz temkinli. Işıkların yalnızca belirli koşullarda ve belirli kayaç türlerinin bulunduğu bölgelerde ortaya çıkması, bu fenomenin öngörü aracı olarak kullanılabilmesi için daha çok araştırma yapılması gerektiğini ortaya koyuyor.
GELECEKTE DEPREM TAHMİNİNE YARDIMCI OLABİLİR Mİ?
Deprem ışıklarının bazı depremlerden önce ortaya çıkması, bu olayların gelecekte erken uyarı sistemlerinde kullanılabileceği düşüncesini doğuruyor. Ancak bilim insanları bu konuda henüz temkinli. Işıkların yalnızca belirli koşullarda ve belirli kayaç türlerinin bulunduğu bölgelerde ortaya çıkması, bu fenomenin öngörü aracı olarak kullanılabilmesi için daha çok araştırma yapılması gerektiğini ortaya koyuyor.