
Hece, 340 sayıyı geride bıraktı. Faruk Uysal’ın beş kişilik yayın kurulunda olduğu derginin bu sayısında 97 sayfalık Turgut Cansever dosyası hazırlanmış. Dosya editörü Hacer Yeğin Güneş, takdim yazısının dışında Halil İbrahim Düzenli’yle Cansever üzerine söyleşi yapmış. Ali Günvar, usta mimarın biyografisini kaleme almış. Dosyaya destek veren diğer yazarlar, Eyyüp Akyüz, Mehmet Öğün, Mustafa Ruhi Şirin, Yusuf Civelek, Enes Uyar, Serkan Duman, Ahmet Yılmaz ve Batu Kepekcioğlu. Yazımın başlığını Cihan Aktaş’tan aldım. Usta hikâyecinin, Hale Sert’in Edebiyat Devrimi-Cumhuriyet Aydınının Yeni Bir Dil ve Edebiyat Kurma Telaşı isimli kitabı üzerine yazdığı metnin başlığı Her Şeye Rağmen Edebiyat. Şu sıralar şiire ayırdığı sayfaları azaltan Hece, tanınmış şairlerle yoluna devam ediyor. Bu sayıda ikisi çeviri olmak üzere 13 çalışmaya yer verilmiş. Hece’nin söyleşi konuğu Dilara Ayşe Akdeniz. Yazarla Gülsen Kıraç konuşmuş. Yunus Emre Altuntaş, Şiirin Amacına Dair başlıklı bir dizi yazıya başlamış. Mehmet Aycı, Alâattin Karaca’yla Cevdet Karal arasındaki tartışmayla ilgili görüşünü yazıya dökmüş. Bu konudaki görüşümü kendime saklıyorum. Son yazı Mustafa Everdi imzalı. Everdi, Selçuk Küpçük’ün genişletilmiş baskısı Hece Yayınları’nca yapılan devasa eseri Edebiyat Dergileri Atlası’nı yazmış. Şiirle bitireyim. İhsan Deniz üsta tan: Yol kapalı / Bulut kaplamış olmalı. Edebiyat dergisine, hece@hece.com.tr e posta adresinden veya 0312 419 69 13 no’lu telefondan ulaşılabilir.
Değinmeler…
İsmail Kara ağabeyin Derin Tarih’teki (157. sayı) Ortadoğu Türkiye’nin Ne(re)si Olur? başlıklı yazısından: “Türkiye’nin Ortadoğu bataklığında ne işi var?” sorusunu sık sık duyarız. Oysa asıl soru şu olmalı: Nasıl oldu da Türkiye dört asır yönettiği, emek ve can verdiği; ilim, kültür, sanat, şehircilik ve estetik itibariyle damgasını vurduğu ve şimdi “Ortadoğu” diye adlandırılan bir büyük coğrafyadan; içinde Mekke’nin, Medine’nin, Kudüs’ün de olduğu kutsal bölgelerden fikren ve tasavvur dünyası itibariyle bu kadar çabuk koptu ve uzaklaştı? Medine müdafaası ve Fahrettin Paşa kaç milletin tarihinde var?
Değinmeler…
İsmail Kara ağabeyin Derin Tarih’teki (157. sayı) Ortadoğu Türkiye’nin Ne(re)si Olur? başlıklı yazısından: “Türkiye’nin Ortadoğu bataklığında ne işi var?” sorusunu sık sık duyarız. Oysa asıl soru şu olmalı: Nasıl oldu da Türkiye dört asır yönettiği, emek ve can verdiği; ilim, kültür, sanat, şehircilik ve estetik itibariyle damgasını vurduğu ve şimdi “Ortadoğu” diye adlandırılan bir büyük coğrafyadan; içinde Mekke’nin, Medine’nin, Kudüs’ün de olduğu kutsal bölgelerden fikren ve tasavvur dünyası itibariyle bu kadar çabuk koptu ve uzaklaştı? Medine müdafaası ve Fahrettin Paşa kaç milletin tarihinde var?
Dergisi Şule Yayınları’nca çıkarılan hacimli bir yayın. Sahibi A. Ali Ural. Yayın kurulu olmayan dergiye karabatakdergisi@gmail.com e posta adresinden veya 0212 528 23 57 no’lu telefondan ulaşmak mümkün. 14 yıldır okuruyla buluşan Karabatak’ın Mart-Nisan sayısı Ramazan ve Edebiyat başlıklı dosyayla yayımlandı. 87 sayfa ayrılan dosyaya Esma Polat, Ergün Yıldırım ve Mustafa Özçelik’in aralarında olduğu 22 isim omuz vermiş. Dosyanın duası da Ahmet Hazinî’den. Duayı Mustafa Kara çevirmiş. Karabatak’ın söyleşi konuğu Ahmet Özhan. Hümeyra Yabar’ın sorularını cevaplayan Özhan, “Her ilahi her nutk-ı şerif bir mürşiddir” diyor. Ertan Ayhan Sertöz, karakalem çalışmasıyla sohbete katılmış. Bir başka konuk Ahmet Can. Savaş bittiğinde yine ‘şiir olan’ın ayakta kalacağına inanan şair, Hümeyra Yabar’ın sorularını cevaplamış. Ural’ın Ramazan Şiiri’yle açılan bölümde 14 şairden şiirler var. Bu sayının hikâyeleri Ali Seyyah, Gülnaz Eliaçık Yıldız, Mehmet Akif Yılmaz, Nehar Çakır Ordu ve Nurcan Avcı Bayraktar’dan. Yazı işleri müdürü Ural’ın deyişiyle, “Şiirler, öyküler, denemeler ve görsel sanatlarla bütünleşerek” yoluna devam eden dergiyle ilgili sözümü şiirle bağlayayım. Hüseyin Akın’dan: Dilim boşlukta, nasıl da tıka basa bir açlık / Şeker ve tuz bir dilemma, aşk da öyle kibir de / Gülümsüyor, gülmek bozmuyor orucu / Dilim damağım kışta, güneş bir sarp yokuşta / Rabbim beni bağışla dayanmak çok yorucu. Ufkun açık olsun Karabatak.